Güneş Sistemi’nde gizemli bir misafir! Üçüncü yıldızlararası cisim tüm soruları beraberinde getirdi

1 Temmuz’da Güneş Sistemi’nde, Dünya’dan yaklaşık olarak 680 milyon kilometre uzaklıkta parlayan tuhaf bir cisim tespit edildi. Jüpiter’in gölgesinde fark edilen bu cisim, şu ana kadar tespit edilen üçüncü yıldızlararası nesne olarak kayıtlara geçti.
Güneş Sistemi’nde gizemli bir misafir! Üçüncü yıldızlararası cisim tüm soruları beraberinde getirdi

Güneş Sistemi’nde keşfedilen cisim ne tipik bir asteroitti ne de sıradan bir kuyrukluyıldız. Hızı ve yörüngesi, bu cismin başka bir yıldız olduğunu gösteriyordu. Bilim insanları bunu büyük bir fırsat olarak düşündüler çünkü 3I/ATLAS adlı bu gökcismi, Güneş Sistemi’ne giriş yaparken fark edildi. Bu da onu aylarca inceleme imkanı sunuyor. Bilim insanları şu anda bu nadir ziyaretçiyi incelemek için teleskoplarını gökyüzüne çevirmiş durumda.

GÜNEŞ SİSTEMİ’NİN YENİ MİSAFİRİ: ÜÇÜNCÜ YILDIZLARARASI CİSİM

1 Temmuz 2025 tarihinde gezegen savunma sistemleri üzerinde çalışan bilim insanları tarafından, Dünya'dan yaklaşık 680 milyon kilometre uzaklıkta, Jüpiter'in yakınlarında, parıldayan ve sıra dışı bir cisim keşfedildi. Bu cisim, alışıldık asteroitlere veya kuyrukluyıldızlara benzemiyordu. Hesaplamalar, bu cismin Güneş Sistemi’ne ait olmadığını ortaya çıkardı. Yörüngesi çok dikti ve olağanüstü hızlıydı. Gökbilimciler, bunun başka bir yıldızdan gelen bir ziyaretçi olduğu konusunda hemfikir oldu.

11.png

ŞİMDİYE KADAR KEŞFEDİLEN ÜÇÜNCÜ YILDIZLARARASI CİSİM

3I/ATLAS isimli bu nesne, şimdiye dek keşfedilen üçüncü yıldızlararası cisim olarak kayıtlara geçti. Üstelik, sistemimize giriş anında yakalandı. Bu durum, bilim insanlarına onu aylarca gözlemleme ve detaylarını inceleme fırsatı sunuyor.

Washington Üniversitesi'nden gökbilimci Sarah Greenstreet, dünyanın dört bir yanındaki teleskopların bu gökcismine çevrileceğini ve onun geldiği gezegen sistemine dair ipuçları verebileceğini belirtiyor.

BU KEŞİF NEDEN ÖNEMLİ?

Yıldızlararası cisimlerin önemi, başka sistemlerden gelen kozmik kalıntılar olmaları. Bu nesneler, bir gezegenin ya da uydunun parçalanmasından geriye kalanlar ya da oluşum döneminden arta kalan materyaller olabilir. 'Oumuamua (2017) ve 2I/Borisov (2019) bu tür cisimlere örnek teşkil ediyor. 'Oumuamua, kuyrukluyıldız gibi davranmıştı ancak tipik bir kuyruğa sahip olmamıştı. 2I/Borisov ise klasik bir kuyrukluyıldıza benziyordu. Yeni keşfedilen bu üçüncü nesne, 3I/ATLAS ismiyle anılmaya başlandı.

ASLA GERİ DÖNMEYECEK

Bu nesne, NASA destekli Asteroid Terrestrial-impact Last Alert System (ATLAS) adlı sistemin Şili’deki istasyonunda gözlemlendi. İlk başta olağan dışı bir özelliği fark edilmese de, diğer teleskoplardan alınan verilerle yapılan hesaplamalar bu gökcisminin Güneş’in çekim gücüne bağlı olmadığını ve bir daha asla geri dönmeyeceğini ortaya koydu.

12.png

3I/ATLAS'ın yörüngesi oldukça elverişli; çünkü şu an Güneş’e doğru ilerliyor ve geri dönmeden önce birkaç ay daha gözlemlenebilecek. Bu yıldızlararası kuyrukluyıldız, Ekim başlarında Mars'a yaklaşık 29 milyon kilometre yaklaşacak ve Mars yörüngesindeki uzay araçlarının kameraları tarafından da incelenebilecek. Kuyrukluyıldızın Güneş’e yaklaşmasıyla beraber, içindeki buzların buharlaşması sonucu kuyruğunun daha da belirginleşmesi bekleniyor.

Bu tür nadir keşifler, sadece başka sistemlerden gelen bir ziyaretçinin özelliklerini değil, aynı zamanda Samanyolu’ndaki diğer gezegen sistemleriyle bizimki arasındaki farkları da anlamamıza yardımcı oluyor. 3I/ATLAS’ın önümüzdeki aylarda bize hangi sırları sunacağını zaman gösterecek.

Kaynak:nationalgeographic