Tercih zamanı bunlara dikkat! Ebeveynler karar verici değil, rehber olmalı
Liselere Geçiş Sistemi (LGS) sınavı geride kaldı, ancak öğrenciler ve aileleri için asıl stresli dönem şimdi başlıyor: tercih süreci… Hangi lise? Hangi puan aralığı? Bu sorular velilerin gündeminde ilk sırada. Ancak Eğitimci Ali Koç’a göre asıl odaklanılması gereken yer bambaşka. Koç, öğrencinin akademik başarısından çok, kendini değerli hissedeceği, hata yapma özgürlüğü bulacağı ve hayatla bağ kurabileceği bir okul ortamının önemine dikkat çekiyor. ekoltv.com.tr’den Senem Uluhan'a konuşan Koç, “çocuğunuzun kişiliğini göz ardı etmeyin” diyerek kritik uyarılarda bulundu.
“Lise tercihi, çocuğun kendi kararlarını şekillendirmeye başladığı önemli bir eşiktir; bizlerin görevi ise onun kendi sesini duymasına destek olmak, kendi sesimizle bastırmak değil.”
İyi bir lisenin, iyi bir üniversiteye geçişte önemli bir adım olduğu düşünüldüğünde, LGS tercihlerinde ebeveynler çocuklarını nasıl yönlendirmeli?
LGS tercih dönemlerinde ebeveynlerin omzuna büyük bir yük biniyor. Ancak bu yük çoğu zaman dışsal beklentiler, başarı fetişizmi ve modern çağın “her şeyi hemen şimdi” anlayışından kaynaklanıyor. Oysa biz çocuklarımızı sadece bir üniversiteye değil, hayata hazırlıyoruz; bu da bir sınav sonucuyla belirlenmeyen uzun bir yolculuk.
Ebeveynlere en büyük tavsiyem, bu süreci yönlendirmek yerine çocuklarına eşlik etmek olarak görmeleri. Onlara “Senin için en iyisi ne olur?” diye sormak yerine, “Bu yolculukta kendini nasıl hissediyorsun?” diye sormalılar. Çünkü her çocuğun yolculuğu, rüzgârı ve mevsimi farklıdır.
İYİ OKULUN GERÇEK ÖLÇÜTÜ: ÇOCUĞUN KENDİNİ DEĞERLİ HİSSETMESİ
Bir okulun ‘iyi bir okul’ olarak değerlendirilebilmesi için öncelikle hangi ölçütler göz önünde bulundurulmalıdır?
Bir okulun “iyi” olup olmadığını sadece akademik başarıya ya da fiziki donanıma indirgersek, asıl resmi kaçırırız. Benim için iyi okul; çocuğun kendini değerli hissettiği, özgüvenle hata yapabildiği, anlamlı ilişkiler kurabildiği ve hayata hazırlandığı bir topluluktur.
“Kitabımda da belirttiğim gibi, bir çocuğun üç ebeveyni vardır: annesi, babası ve ikisinin arasındaki ilişki. İyi bir okul, çocukla kurduğu sağlıklı ilişkiyle bu yapının üçüncü bacağı olur. Bu yüzden öğretmeniyle sıcak bir bağ kuran, kendini güvende hisseden ve gelişimini takip edebilen çocuk için okul zaten iyidir. Çünkü okulun kalitesini belirleyen en önemli unsur, çocuğun o okulda “kim olduğunu” hissetmesidir.”
REHBERLİK Mİ, YERİNE KARAR VERMEK Mİ?
“Bilgelik; sezgilerimizle bilgimizi birleştirdiğimiz noktada başlar. Bir çocuğa verebileceğimiz en kıymetli şey, onun kendi sesini duyabileceği kadar sessiz kalabilmektir.”
Çocukların hem gelecekleriyle ilgili karar verme sürecinde hem de içinde bulundukları koşullara uyum sağlama çabasında oldukları bu dönemde, ebeveynlere ne gibi önerilerde bulunursunuz?
Çocuklar, bizim hayallerimizi gerçekleştirecek araçlar değil, kendi hayallerini keşfedecek bireylerdir. Bu dönemde ebeveynlerin görevi “doğruyu öğretmek “ten çok, “soru sormayı teşvik etmek” olmalıdır. Çocuğun ihtiyaçlarını merak etmek, onun için değil, onunla düşünmek anlamına gelir.
En önemlisi ise kendimize şu soruyu sormaktır: “Ben çocuğumun hayatına ne zaman rehberlik ediyorum ne zaman onun yerine karar veriyorum?”
DUYULMAK İSTEYEN GENÇLERE LİMAN OLMAK
“Dijital oyunlar, sosyal medya ve algoritmalar çocukların zaaflarını bizden daha iyi biliyor. Bu yüzden onları kaybetmemek için “onlar gibi olmaya çalışmak” yerine, “onlarla kalmayı” öğrenmeliyiz.”
Dijital çağın etkilerinin yoğun şekilde hissedildiği günümüzde, Alfa kuşağı gençlerinin ergenlik dönemleri, bir önceki kuşağa göre nasıl daha sağlıklı bir şekilde yönetilmelidir?
Ergenlik, çocuğun ailesinden olduğu kadar kendisinden de ayrıştığı bir dönemdir. Dijital çağda bu ayrışma daha görünür, hızlı ve karmaşık yaşanıyor. Ergenin en çok ihtiyaç duyduğu şey, içindeki karmaşayı yargılamadan izleyen ancak gerektiğinde sınır koymayı bilen bir “liman ebeveyn” dir.
Günümüz gençleri “görülmek” değil, gerçekten “duyulmak” istiyor. Onları anlamaya çalışmayan, hemen çözüm sunan, nasihat eden ya da denetleyen değil, yanında kalabilen ebeveynlere ihtiyaç duyuyorlar. Dijital çağda bu daha da kritik çünkü gençlerin kendi “dijital kabileleri” var. Biz, bu kabilenin dışında kalmak yerine kıyısında kalmayı başarabilirsek, ilişkimiz güçlenir.

ekoltv.com.tr / Senem Uluhan
Röportaj: Ali Koç