Taş devrinde bir kadın nasıl görünüyordu? Binlerce yıl önce yaşayan kadın şimdi size bakıyor

Arkeolojik kalıntılar ve antik DNS verileri kullanılarak, Taş Devri’den bir kadının yüzü yeniden canlandırıldı. Orta tonlu cildi, açık renkli gözleri ve yüz hatlarıyla şaşırtan bu tarih öncesi kadın, dönemin insanlarına dair bilinenleri yeniden sorgulattı.
TAŞ DEVRİ KADINI YENİDEN CANLANDIRILDI
Yaklaşık 10.500 yıl önce yaşamış bir Taş Devri kadını, bugünün teknolojisi ve bilimsel verileriyle yeniden yüz buldu. Uzmanlar tarafından gerçekleştirilen yüz rekonstrüksiyonu, tarih öncesi bir avcı-toplayıcının hayal gücünü zorlayan detaylarını ortaya çıkardı.
BİLİNENLERİ SORGULATAN GÖRÜNTÜ
Bu çalışmada, antik bir mağarada bulunan iskelet kalıntıları ve çıkarılan DNA örnekleri temel alındı. Yeniden canlandırma, kadının orta tonlu bir cilt rengine ve mavi ya da açık renkli gözlere sahip olduğunu gösterdi. Bu, dönemin diğer bireyleriyle karşılaştırıldığında ilginç bir çeşitliliğe işaret ediyor.
İngiltere’de bulunan ve aynı döneme tarihlenen Cheddar Adam, Margaux adı verilen bu kadınla aynı topluluğa ait ancak daha koyu bir tene sahipti. Bu fark, buzul çağından hemen sonra Batı Avrupa’daki cilt tonu ve genetik çeşitliliğin tahmin edilenden çok daha karmaşık olduğunu gösteriyor.
MAĞARADAKİ KALINTILAR GÜN YÜZÜNE ÇIKARILDI
Kadının kalıntıları, yıllar önce bir mağarada yapılan arkeolojik kazılarda gün yüzüne çıkarıldı. O dönem için eldeki teknoloji yetersizdi. Ancak bugün, kafatası 3 boyutlu olarak tarandı ve fiziksel olarak yeniden üretildi. Sanatçılar bu modeli temel alarak kas ve deri yapısını inşa etti. Güneş ışığına sürekli maruz kalan bir yaşam tarzı göz önünde bulundurularak, ten rengi buna göre uyarlandı.
Dünya’da yaşam ne zaman başladı? 4,16 milyar yaşında Dünya’nın en eski kaya parçası bulundu
KADIN ÖLDÜĞÜNDE 35-60 YAŞLARI ARASINDAYDI
Ekip, kadının ölüm 35 ila 60 yaşları arasında öldüğünü düşünüyor. Ancak uzmanlar, her ne kadar antik DNA önemli ipuçları verse de, gerçek göz rengi ya da ten tonu gibi bazı detayların hala kesinlik taşımadığını belirtiyor. Buna rağmen, bu tarz rekonstrüksiyonlar geçmişle aramızda güçlü bir bağ kuruyor.