Aklınız başınızdan gidecek: Güneş Sistemi’nin dev gezegeni eskiden 2,5 kat daha büyükmüş!


Jüpiter’in bir zamanlar bugünkü hacminin 2,5 katında olabileceği söyleniyor. İşte bilim insanlarının Jüpiter’in iki uydusu üzerinden yapılan incelemeler sonucunda vardığı sonuç…

BİR ZAMANLAR 2,5 KATI BÜYÜKLÜĞÜNDEYMİŞ
Bilim insanları, Güneş Sistemi’nde ilk katı maddelerin oluşmasından sadece 3,8 milyon yıl sonra Jüpiter’in şu anki hacminin 2 ila 2,5 katı büyüklüğünde ve çok daha güçlü bir manyetik alana sahip olduğunu buldular.

Merkür, Venüs, Dünya ve Mars gibi kayalık gezegenlerin aşağıdan yukarıya doğru, kademeli bir toz ve kaya birikimiyle oluştuğuna, sonunda farklılaşmış bir çekirdeğe ve her şeye sahip bir dünyayı inşa ettiğine inanıyoruz. Buna çekirdek birikimi adı veriliyor.

Gaz devlerinin de aynı şekilde başladığı düşünülüyor. Ancak Dünya'nın kütlesinin yaklaşık 10 katı olan belirli bir kütleye ulaştıklarında, önemli miktardaki gazı tutmak için yeterli yerçekimine sahip olup onu da biriktirmeye başlıyorlar. Bu sürecin, Güneş Sistemi'nin dış kısmında gerçekleştiği düşünülüyor. Çünkü Güneş'e daha yakın yerlerde büyük çekirdeği biriktirmek için yeterli malzemenin olmayacağı biliniyor.

Jüpiter'in oluşumu ve evriminin Güneş Sistemi'nin mimarisinin oluşumu ve evriminde önemli bir rol oynadığı düşünülüyor. Bundan dolayı Jüpiter’in nasıl doğduğu ve nasıl büyüdüğüne dair ayrıntılar gezegen bilimcileri için yoğun ilgi görüyor. Güneş Sistemi'ni geri saramayacağımız için, şu anda neler olduğuna bakmamız gerekiyor.

Bu da Samanyolu boyunca gezegen sistemlerini gözlemleyerek toplanan standart gezegen oluşumu modellerini kullanmayı ve bu gözlemlere dayalı bir model oluşturmayı içeriyor. Ancak bu modeller, çok fazla tahmin yürütmeyi ve noktaları birleştirmeyi gerektiriyor ve bu nedenle önemli belirsizlikler görülebiliyor.

Bilim insanları, Amalthea ve Thebe'nin yörünge hareketlerini incelediler, bunlar gezegene yakın yörüngede dönen iki küçük Jüpiter uydusudur. Hatta Io'nun yörüngesinden bile daha yakınlardır. Bu küçük uyduların yörüngeleri Jüpiter'in ekvatoruna göre eğiktir.

Önceki çalışmalar, bu eğimlerin bu küçük uyduların yörünge geçmişini geriye doğru izlemek için kullanılabileceğini gösterdi. Bilim insanları, Jüpiter’in erken evrimini yeniden yapılandırmak için bu yörünge geçmişini kullandı.
Yapılan tüm bu çalışmalar, Jüpiter'in Güneş Sistemi'nin erken tarihinde hızlı ve yoğun bir büyüme dönemi geçirdiğini gösterdi. İlk katıların ortaya çıkmasından sadece 3,8 milyon yıl sonra, Jüpiter'in hacminin şu anki hacminin en az iki katı olduğu sonucuna varıldı.

Dahası, manyetik alanı şimdikinden 50 kat daha yüksekti ve bu olağanüstü manyetik güç, gezegeni besleyen gaz ve toz diskinden yılda yaklaşık 1,2 ila 2,4 Jüpiter kütlesi kadar madde çekmesini sağlıyordu. Bu hızlı büyüme evresi gezegeni geliştirdi ve onu bugünkü gördüğümüz Jüpiter’e çevirdi.
Jüpiter'in etrafındaki madde sonunda dağıldığında, gezegenin kendi yerçekimi altında büzüldü, hacmi azaldı ve dönüş hızı arttı.

Jüpiter’in yüzeyi ve iç sıcaklıkları düştükçe, çekirdeğini sıkıştırıp ısıtarak ve enerji kaybederek hala büzülmeye devam ediyor. Ancak bu çok yavaş bir oranda gerçekleşiyor.
Daha büyük bir hacme sahip olsa bile, Jüpiter yıldız statüsüne ulaşmak için asla yeterince büyük olmadı. Tüm yıldızların tanımlayıcı bir özelliği olan çekirdek hidrojen füzyonunu ateşleyebilmek için Jüpiter’in mevcut kütlesinin en az 85 katı olması gerekir.