2000 yıldır çözülemedi! Gıdıklanmanın ardındaki sır ne? Bilim insanları ‘Gıdıklama Laboratuvarı’nda araştırıyor


Bilim dünyasının ilgilendiği çok ilginç bir konu var: Gıdıklanma. Öyle ki bilim insanları Gıdıklama Laboratuvarı’nda bu durumu resmen araştırıyor. Gıdıklanmanın ardında neler yattığı hala çözülmeyi bekleyen bir gizem.

2000 YILDIR ÇÖZÜLMEYİ BEKLEYEN GİZEM: GIDAKLANMA
Bilim bu zamana kadar hep ciddi konuların peşinden koştu: karanlık madde, yaşamın kökeni, evrende yalnız olup olmadığımız vs. Ancak bilim çok ilginç bir konunun daha peşinde: Gıdıklanma. Bu hissin neden ve nasıl oluştuğunu anlayabilmek, hem beyin hem de insan ilişkileri hakkında birçok önemli ipucu barındırıyor.

GIDIKLANMAK (GARGALESİS)
Bilimsel adıyla gargalesis yani gıdıklanma, çoğu insanın çocukluktan beri deneyimlediği ilginç bir histir. Kimileri gıdıklandığında kahkahalara boğulurken, kimi zaman bu durum aşırı rahatsız edici olabilir. Ancak bu gıdıklanma hissi bu kadar yaygın olmasına rağmen hala nasıl çalıştığı tam olarak çözülebilmiş değil.

Sinirbilimci Konstantina Kilteni, bu konuda çalışan az sayıda araştırmacıdan biri. Ona göre gıdıklanmak, sadece fiziksel değil; sosyal, nörolojik, evrimsel ve gelişimsel yönleri olan çok katmanlı bir etkileşim.
Örnek vermek gerekirse, kendimizi neden gıdıklayamıyoruz? Ya da bazı insanlar gıdıklanmaya karşı neden aşırı duyarlıyken bazıları hiç etkilenmiyor?

Gıdıklanma, sadece insanlara özgü değil. Bonobolar, goriller, hatta sıçanlarda bile gıdıklanma hissi vardır. Bu durum da gıdıklanmanın evrimsel bir işlevi olabileceğini düşündürüyor. Bu his belki de ebeveyn ve çocuk arasında bağ kurmak, oyunlarla sosyal beceriyi desteklemek gibi roller üstleniyor.

GIDIKLAMA LABORATUVARI’NDA ARAŞTIRILIYOR
Sinirbilimci Kilteni, gıdıklamanın araştırılması için özel bir laboratuvar kurmuş. Bu laboratuvarda bir platform var ve üzerine ayaklar yerleştiriliyor. Mekanik bir çubuk yardımıyla gıdıklama eylemi gerçekleştiriliyor. Bu esnada beynin verdiği tepkiler, solunum, terleme ve kalp atışı, hatta gülme sesi gibi birçok fizyolojik veri toplanıyor.

Burada amaç yalnızca gıdıklamayı anlamak değil. Beynin tahmin yeteneğini, sosyal etkileşimlerini ve hatta otizm spektrumundaki bireylerin duyusal farklılıklarını da daha iyi anlamak yatıyor. Belki de gıdıklanmak, beynimizin kendine karşı geliştirdiği savunma biçimlerinden biridir.