Sarı kantaron, probiyotik ve D vitamini… Depresyona karşı takviyeler gerçekten işe yarıyor mu?

Araştırmacılar, Omega-3’ten probiyotiklere kadar pek çok “doğal” takviyeyi anksiyete ve depresyon için test etti. Ancak ölçülebilir fayda sağlayanların sayısı oldukça sınırlı ve bunların bile bazı sınırlamaları var. Bir zamanlar yalnızca beslenme eksikliklerini gidermek için kullanılan takviyeler, günümüzde zihinsel sağlık alanında hızla büyüyen bir pazar haline geldi.
Sarı kantaron, probiyotik ve D vitamini… Depresyona karşı takviyeler gerçekten işe yarıyor mu?

Dünya genelinde yetişkinlerin yaklaşık %5,7’sinin depresyonla mücadele ettiği tahmin ediliyor. Bu durum, insanları rahatlama umuduyla vitaminler, mineraller, bitkisel özler, amino asitler ve probiyotikler gibi reçetesiz takviyelere yönlendiriyor. Bu takviyelerin cazibesi sadece erişilebilirlikten değil, aynı zamanda “daha doğal ve güvenli” algısından da kaynaklanıyor.

Ottawa Üniversitesi Psikiyatri Bölümü’nden Nicholas Fabiano, “Ruh sağlığı ilaçları söz konusu olduğunda büyük bir damgalama var. İnsanlar, bunun toplum içinde nasıl görüneceği konusunda endişeleniyor. Bu nedenle daha hafif veya kısa süreli tedavi seçeneklerini denemek isteyebiliyorlar,” diyor.

omega.jpg

HANGİ TAKVİYELER ETKİSİZ

Depresyon belirtilerine iyi geldiği söylenen birçok takviye, araştırmalara göre etkili değil. Frontiers in Pharmacology’de yayımlanan yeni bir inceleme, pazarlanan takviyelerin çoğunun ya hiç fayda sağlamadığını ya da çok sınırlı fayda gösterdiğini ortaya koyuyor.

En yaygın takviyeler arasında multivitaminler, B vitaminleri, sakinleştirici bitki karışımları ve melatonin bulunuyor. Bu ürünler yaygın olarak kullanılmasına rağmen, etkinlikleri henüz bilimsel olarak yeterince kanıtlanmamış durumda.

Liverpool John Moores Üniversitesi’nden Rachael Frost, “Bazı çalışmalar var ama güçlü ve genellenebilir sonuçlara ulaşmak için yeterli değil,” diyor. Uzun süredir ruh halini iyileştirdiğine inanılan Omega-3 takviyeleri de aynı şekilde sınırlı etkiye sahip. Frost’un analizine göre 39 çalışmadan 23’ü plaseboya kıyasla anlamlı bir fayda göstermedi.

probiyotik.jpg

UMUT VADEDEN TAKVİYELER

Bazı takviyeler küçük çaplı çalışmalarda olumlu sonuçlar gösteriyor. Lavanta, rhodiola ve melisa gibi bitkisel ürünler; triptofan, folik asit ve çinko gibi mikro besinler, erken dönemde umut verici bulgular sunuyor.

Ancak bu çalışmaların çoğu küçük ölçekli. Örneğin, lavanta ile yapılan denemeler genellikle yalnızca 150 kişiyi kapsıyor. Frost, “Bu kadar küçük gruplarda elde edilen bulguları daha geniş bir popülasyona genellemek zor,” diyor. Ayrıca takviyeler farklı form ve dozajlarla sunulduğu için etkinliklerini karşılaştırmak da güç.

ÖLÇÜLEBİLİR ETKİ GÖSTEREN TAKVİYELER

Bazı takviyelerin depresyon üzerinde gerçek bir etkisi olduğu görülüyor. En güçlü kanıtlar şunları gösteriyor:

Sarı Kantaron Çiçeği: 26 çalışmadan 16’sı olumlu sonuç verdi. Bir araştırmada, günde 600 mg sarı kantaron özü alan kişilerin, plasebo grubuna kıyasla neredeyse iki kat daha fazla iyileşme gösterdiği gözlendi. Ancak etkisi genellikle hafif ve orta şiddette depresyonla sınırlı.

Probiyotikler: 16 çalışmadan 9’u depresyon belirtilerini azaltmada etkili olduğunu ortaya koydu. Örneğin, majör depresyon tedavisine ek olarak 31 gün boyunca günlük 900 milyar canlı mikroorganizma içeren bir probiyotik alan katılımcılar, plasebo grubuna kıyasla belirgin iyileşme gösterdi.

d-001.jpg

D vitamini: 9 çalışmadan 6’sı umut verici sonuçlar verdi. Sekiz hafta boyunca yüksek doz D vitamini alan hafif-orta şiddette depresyonlu bireylerde depresyon puanlarında anlamlı düşüş görüldü.

Safran: Bazı çalışmalarda olumlu etkiler raporlandı, ancak kanıtlar sınırlı.

Takviyeler işe yarıyor gibi görünse de, bu etkinin bir kısmı biyolojiden çok inanç kaynaklı olabilir. 2022’de yapılan bir çalışma, bireyin sağlık konusunda proaktif hissetmesinin, klinik olarak kanıtlanmış bir etkiden bağımsız olarak, depresyon skorlarını düşürebileceğini gösterdi. Fabiano, plasebo etkisinin ölçülmesinin zor olduğunu ve takviyelerin etkilerinin yalnızca biyolojik değişimlere bağlanamayacağını belirtiyor.

Takviyeler ilaçlar gibi sıkı düzenlemelere tabi değil. Bu durum, güvenlik, etkinlik ve tüketici güveni açısından soru işaretleri yaratıyor. Frost, “Daha fazla kişi bu ürünleri kullanmaya başladıkça, güvenlik ve uzun vadeli etkiler üzerine daha fazla araştırma görmek isteriz,” diyor.

Etiketlerdeki bilgiler her zaman doğru olmayabilir. Fabiano, “Doktorlar bile hastanın aldığı ürünün gerçekten etikette yazan içerik olup olmadığını bilmeyebilir,” uyarısında bulunuyor.

Ayrıca “doğal” olarak pazarlanan takviyeler risksiz değildir; özellikle reçeteli ilaçlarla birlikte alındığında etkileşim riski vardır. Örneğin, Sarı Kantaron, bazı antidepresanlarla (SSRI) tehlikeli etkileşimler gösterebilir. Fabiano, bu yüzden takviyelerin doktorla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Kaynak:nationalgeographic

Sağlık