Sırrı Süreyya Önder'in kızı babasına gözyaşları ile veda etti: Tutmadığın sözün yoktu, seninle gurur duyuyorum!

Sırrı Süreyya Önder için Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) gerçekleştirilen anma töreninde konuşan kızı Ceren Önder Kandemir gözyaşlarını tutamadı. Kandemir, "Bir tek kendinle ilgilenmeyişine kızmak istiyorum. Yapamıyorum" sözlerini kullandı.
Sırrı Süreyya Önder'in kızı babasına gözyaşları ile veda etti: Tutmadığın sözün yoktu, seninle gurur duyuyorum!

TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, geçtiğimiz gece hayatını kaybetti. Önder için Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen anma törenine sevenleri akın ederken, törende konuşma yapan Ceren Önder Kandemir gözyaşlarını tutamadı. Sırrı Süreyya Önder'in kardeşi Ali Önder de anma töreninde konuşma yaptı.

"BENİ DUYDUĞUNU BİLİYORUM BABA"

Ceren Önder Kandemir anma töreninde, babası yoğun bakımdayken yazdığı mektubu okudu:

Babamla biz tek bir kişi gibiydik. Ona geçen hafta bir mektup yazdım onu size okumak istiyorum. Şimdi ona sesli okuyorum, beni duyduğunu biliyorum baba.

DOSTLUĞUNA DOYAMADIM

Baba, hayatın bütün rengi gitti. Benim bildiğim hayat bitti. Yeni bir hayat başlıyor şimdi; ürkütücü, belirsizliklerle dolu. Daha önce hiç duymadığım bir şeyi senden duyma ihtimalimin kaybolduğu. Kendimi bildim bileli seni kaybetmekten korktum. Bu benim tek kâbusum, zaafım; burnumdaki sızı, yutağımdaki yumru, karın ağrımdı. Öyle iyi öyle benzersizdin ki bu adam bana sadece ölerek acı çektirebilir derdim. Gece gece çaldığın kemanın, cümbüşün udum sesi, bir çırpıda ezberden okuduğun şiirler; günde 5 kere ve her birinde sanki yeni buluşmuşuz gibi bir heyecanla çıktığımız kahveler, evlere sığamayışın, kimseye kıyamaman, iyiliğe üşenmemen, kimseye gücenmemen, kalp kırmaktan bile çok korkman birinin onurunu kırmaktan… ‘Baba kalbim kırık’ diye arardım; baba grip oldum, baba öksürüğüm geçmiyor, baba kedim öldü, baba aşık oldum, baba uyku tutmadı… Ben babalığına çok doydum. Şimdiye kadar verdiğin tek bana değil; oğluma ve onun çocuğuna bile yeter. Bir babaya ihtiyacım kalmayıncaya kadar doyurdun beni. Ama dostluğuna doyamadım. O dostluğa doyulur mu?

KENDİNLE İLGİLENMEYİŞİNE KIZMAK İSTİYORUM

Şimdi öfkelenmek istiyorum. ‘2 hafta sonra barış protokolü imzalanacak, sonra rahatız. Ameliyat da olacağım. 2 haftada ne olacak?’ demelerine kızmak istiyorum. Açlık grevlerine, cezaevlerine, işkencelere... Bir tek kendinle ilgilenmeyişine kızmak istiyorum. Yapamıyorum. Bana Kandıra Cezaevinden gönderdiğin mektup yüzünden kızamıyorum. ‘Gidecek yolu olmayan, bir amacı olmayan ama hep yanında olan bir babayı sen istemezdin’ demiştin. Şimdi gitmek zorunda olmamanı istemez miydim...

TÜM RENKLERİM SENİN OLSUN

Sana öfke duyanlar için, yoksulluğun ve yoksunluğun öfkesi bu, sakın içinde nefret biriktirme diyordun. Doğduğundan beri yoksulluk, yoksunluk ve yetimlikle geçen ömründe sen öfkeni nereye sakladın, ben hiç görmedim. Herhalde kalbine... Bir tek mülk edinmeden ikinci bir kazağı almadan, kimseden bir şey istemeden, borçsuz ve harçsız, boğazını değil onurunu besleyerek yaşadığın bu dünyadan gidiyorsun baba. Giderken neşemin birazını Can ve Yasin'e bırakarak ama rengin tamamını alarak sana doyunca sevgi verdim. Her gün söyledim sevdiğimi. Doyuncaya kadar öpüp kokladım. Şimdi tüm renklerim de senin olsun. Gerçi sen orada da dostlarını bulursun. Gülten abla nerede... Pervin abla nerede...

ARTIK DİNLEN TURNA KUŞUM

Artık dinlen turna kuşum. Biz iyi olacağız. Çocuklara hep seni anlatacağız. Şakaların ağzımıza eğreti dursa bile taklit etmeye çalışacağız. İçimde tam tarif edemediğim bir huzur var şimdi. Artık mücadele etmek zorunda olmadığını bilmenin huzuru. Seni ayakta son gördüğümüz gün, bize bir poşet portakal ve bir kutu yumurta vermiştin. Can için daima bir cebinde mandalin, bir cebinde fıstık ezmesi taşınmanı, teneke kutulardaki ballara ve dinlenme tesislere olan özel sevgini hiç unutmayacağım.

TUTMADIĞIN SÖZÜN YOKTU

Seni ayakta gördüğümüz son gün arabana binmeden önce bize söylediğin son cümle kulağımı tırmalıyor şimdi: Cano'nun düğününü görmeden gitmeyeceğim. Tutmadığın sözün yoktu. Barışı görmek istiyordun. Çocukların yetim kalması kalbini parçalıyordu. Sütten de ağzın hiç yanmıyordu. Bir tür barış mıydı bilmiyorum, ama hastane koridorlarındaki sınıfsız-bayraksız, hüzünlü, umutlu kalabalıkta barışa benzer bir şey gördüm ben. Gözün arkada, aklın bizde kalmasın. Bana güzel sesinle okuduğun dizelerle... Biliyorum yağmur yağmaz yukarı doğru yeniden. Acımaz olur, silinir gider izi bıçağın. Ama hiçbir rüzgar dolduramaz boş kalan yerini, Bir yaşamdan ötekine birlikte uçan turnaların yerini gökyüzünde.

"KENDİSİ BURADA OLSAYDI..."

Sırrı Süreyya Önder'in kardeşi Ali Önder anma töreninde yaptığı konuşmada, "Hiçbir malım mülküm yok. Ceren'e yaşanılabilir bir ülke bırakmak istiyorum. Siyasete giriş gerekçesi bu oldu. Kendisi burada olsaydı 'sevene de sövene de selam olsun' derdi" dedi

Kaynak:ekoltv.com.tr