Mehmet Uçum: Terörsüz Türkiye, yeni bir küresel sistemin kapısını aralayacak
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, X hesabından yayımladığı haftalık pazar yazısında, “Terörsüz Türkiye” hedefinin, mevcut küresel kaos ortamında çok daha stratejik bir anlam taşıdığını belirtti. Uçum’a göre, dünyada uluslararası kurumların ve kuralların etkisizleştiği bir dönemde, milli devletlerin varlığını koruma çabası öne çıktı.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türkiye’nin emperyalizme karşı iç cephesini güçlendirme yönünde önemli adımlar attığını ifade eden Uçum, terörle mücadelede kararlılığın tam bağımsızlık yolunda niteliksel bir dönüşüm sağladığını vurguladı.
Mehmet Uçum’un kaleme aldığı Pazar yazısı şöyle;
TERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞİN DIŞ VE İÇ SONUÇLARI!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi “stratejik önemi bugün daha iyi anlaşılan” Terörsüz Türkiye hedefi dışarıda ve içeride bir çok olumlu sonuca açıktır.
Dünyada ve Bölgede Türkiye’nin Rolüne Etkisi!
Terörsüz Türkiye hedefinin dünyanın içinde bulunduğu durumu ve bölgemizdeki riskleri dikkate alan bir politika olduğu artık çok daha net görülüyor.
Dünyada bugün hiçbir uluslararası kural ve kurum etkili değil. Açık güç çatışmaları ve her türlü savaşın olduğu bir kaos ortamı var. Milli devletlere yönelik ontolojik bir tehdit söz konusu. Tüm milli devletler bakımından varlıklarını korumak ve sürdürmek temel öncelik oldu.
Türkiye, varlığına yönelik riskleri ortadan kaldırmak için özellikle 15 Temmuz 2016’daki gerici ve faşist Fetö’cü kalkışmayı ezdikten sonra emperyalizme karşı iç cephesini güçlendirecek adımları çok daha etkili bir şekilde atmaya başladı. Bir Devlet Politikası olan Terörsüz Türkiye hedefi de bu yöndeki bir hamledir.
Terörsüz Türkiye’ye geçiş Türkiye’nin tam bağımsızlık ve anti-emperyalist mücadele sürecinde her alanda niteliksel bir dönüşüm sağlar. Türkiye’nin varoluş güvencesini bir üst seviyeye taşır, adil bir küresel düzen için gösterdiği çabayı çok daha etkili hale getirir.
Öte yandan terör devleti ve soykırımcı İsrail’in bölgeye getirdiği yıkım, Türkiye’nin hem kendisi hem de bölge için çok daha güçlü olmasını zorunlu kılıyor.
Terörsüz Türkiye’ye geçişle birlikte:
Bölgedeki emperyalist tehditlerle ve siyonist İsrail saldırganlığıyla mücadele olanakları artar.
Türkler, Kürtler, Araplar ve Farsların birliği üzerinden bağımsız milli devletlerin güçlenmesi ve eşit işbirlikleri kurulması imkanı doğar.
Bölgedeki tüm inanç, dil, kültür zenginliği tehdit değil tam tersine bölgesel ilişkilerin köprüsü olur.
Türkiye öncülüğünde bölgesel işbirliklerinin gelişmesine Kürtlerin dört ülkedeki varlığı büyük katkı yapar.
Bölgenin tüm halklarının Türkiye’yle birlikte hareket etmesinin, ticari işbirliğinin, serbest dolaşımın, ekonomik, sosyal ve kültürel bütünleşmenin, bölgesel birliklerin koşulları daha somut oluşur.
Her ülkenin birliğini ve bağımsızlığını esas alan, özgünlüğünü gözeten, genel çerçevesinde mutabakat sağlanmış ortak bir bölge hukuku inşa etmek mümkün hale gelir.
Türkiye’de Demokratik Siyasete Etkisi!
Türklerin ve Kürtlerin kardeşliğini ve birliğini kırk yıldır hedef alan terörü her anlamda ve her mecrada devamlı surette sonlandırmak demokratik siyasetin sırtındaki yükleri atar. Bu nedenle terörün eylemine, diline, vesayetine, örgütüne her yerde ve her şartta son vermek için ilgili ve duyarlı herkesin yaptığı çalışma büyük bir değere sahiptir. Terörün her anlamda ve her mecrada tasfiyesi Türkiye’de demokratik siyaseti çok daha güçlü hale getirir.
En önemlisi terör vesayetinden kurtulan aktörlerin bağımsız demokratik siyaset yapma imkanına kavuşmasıdır. Bu imkanın kıymetini bilmek ve doğru değerlendirmek son derece önemlidir.
Terör riskinin ortadan kalkması demokratik siyasetin fikri alanını genişletir.
Aktif terör faaliyetinin sona ermesi destek unsurların faaliyetini de bitirir. Bu çerçevede hukuk sınırları içinde yer alma imkanı bulacak enformel yapılara karşı operasyon ve kayyum gibi tedbirlere ihtiyaç ortadan kalkar.
Terörün sonlandığı şartlarda Türkiye’nin coğrafi bütünlüğünü, siyasi birliğini, iç ve dış güvenliğini koruyan ve güçlendiren, Cumhuriyetin temel ilkelerine ve demokratik birikime dayanan, herkesin eksiklik duymadan sahiplendiği yeni bir anayasayı hayata geçirmenin koşulları daha fazla olgunlaşır.
Terörsüz Türkiye ile başlayacak yeni dönem Türkiye halkı ve bölge halklarının huzuru, ekonomik ve sosyal refahı, özgürlüğü ve barış içinde bir arada yaşaması için büyük imkanlar üretir.
Sonuç olarak Türkiye’nin öncülük yapacağı Bölgenin, bu yüzyılda oluşacak yeni küresel sistemde, belirleyici güçlerden biri olması için Terörsüz Türkiye’ye geçiş adı verilen bu devrimci dönüşüm dönemi tayin edici olacaktır.