İzmir'in kurtuluşunun destansı yolculuğu!

İzmir'in kurtuluşunun 103. yıl dönümünde, Milli Mücadele'nin en önemli hedeflerinden biri olan İzmir'in nasıl düşman işgalinden kurtarıldığı yeniden hatırlanıyor. Başkomutanlık Meydan Muharebesi'yle başlayan destansı yürüyüş, 9 Eylül 1922'de İzmir'de sona erdi.
İzmir'in kurtuluşunun destansı yolculuğu!

Hakan Gözalan - Özel Haber

Tarihçi Prof. Dr. Kemal Arı'nın anlatımlarıyla, 9 Eylül İzmir'in kurtuluşunun 103. yıl dönümü büyük bir coşkuyla anılıyor. Anadolu'daki Milli Mücadele'nin en büyük hedeflerinden biri haline gelen İzmir'i kurtarmak, Mustafa Kemal'in tarihi emriyle bir ülküye, hatta "Kızıl Elma"ya dönüştü. Türk ordusu, 4-5 ayda parçalanamaz denen Yunan cephesini birkaç günde yerle bir ederek 15 günde 600 kilometre yol kat etti ve 150 bin kişilik düşman ordusunu yok etti.

BÜYÜK TAARRUZ VE ZAFERE GİDEN YOL

Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 26 Ağustos 1922 sabahı saat 5 sıralarında Afyon Kocatepe'den başlayan Büyük Taarruz, sadece 5 gün içinde kesin zaferi getirdi. Bağımsızlık ateşiyle yanan Türk birlikleri, yıldırım gibi ileri atılarak İzmir'e girmeye başladı. Bu sırada kaçmaya çalışan Yunan ordusu, geçtikleri her yeri yakıp yıkarak ve sivil halkı katlederek ilerleyişi engellemeye çalışıyordu. Prof. Dr. Kemal Arı, Yunan güçlerinin yangınlarla Türk ordusunu oyalamak istediğini ancak askerlerin henüz yangınlar başlamadan o bölgelere ulaşmak için çırpındığını belirtti.

TARİHİ EMİR: "ORDULAR İLK HEDEFİNİZ AKDENİZ'DİR, İLERİ!"

30 Ağustos 1922'de düşman ordusunun büyük ölçüde imha edilmesinin ardından, kalanların kıyılara doğru akmasıyla Mustafa Kemal o meşhur emrini verdi: "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" Bu emirle birlikte, orduların tek hedefi İzmir'e ulaşmak oldu. 2 Eylül'de yıkıntılar içindeki Uşak'a girildi ve Yunan ordusu başkomutanı Nikolaos Trikoupis esir alındı. Bu durum, savaşın seyrini tamamen değiştirdi ve düşmanın moralini bozdu.

SON ŞEHİTLER VE İZMİR'E GİRİŞ

Türk askeri, Yunan ordusunun geçtiği her yeri yakıp yıkması ve yaptığı katliamlar nedeniyle dinlenmek dahi istemiyordu. 9 Eylül 1922'de Tuğgeneral Fahrettin Altay komutasındaki 5. Süvari Kolordusu birlikleri İzmir'e girdi. Yüzbaşı Şerafettin komutasındaki süvari birliği, İzmir'in sokaklarında ilerlerken Halkapınar'daki Todoroğlu Un Fabrikası önünde pusuya düşürüldü. Düşman ateşiyle dört Türk süvarisi şehit oldu. Bu dört kahraman asker, İzmir'in kurtuluşunun son şehitleri olarak tarihe geçti ve isimleri Halkapınar'daki vatan ve namus anıtında ölümsüzleştirildi. Yüzbaşı Şerafettin Bey, anılarında şehitlerine bir Fatiha bile okuyamadığını ancak kılıç çek emriyle ilerleyişine devam ettiğini belirtti.

HÜKÜMET KONAĞINA ÇEKİLEN TÜRK BAYRAĞI

İlerleyiş sırasında yaralanmasına rağmen pes etmeyen Yüzbaşı Şerafettin Bey, hükümet konağındaki Yunan bayrağını indirdi. Göğsüne koyduğu Türk bayrağının kanı ve gözyaşlarıyla ıslandığını gören Yüzbaşı, büyük bir coşkuyla "Ölsek ne gam" diye düşünerek arkadaşlarıyla birlikte bayrağı göndere çekti. Bu an, İzmir'in ve tüm Türkiye'nin kurtuluşunu simgeliyordu.

ATATÜRK'ÜN İZMİR SEVGİSİ

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, 9 Eylül sabahı Belkahve'ye gelerek İzmir'i seyretti. Belkahve'den İzmir'i izlerken, bu şehre bir şey olsaydı çok üzüleceğini ifade etti. Bu ifade, büyük bir zaferin ve İzmir'e olan sevgisinin habercisiydi. Kurtuluş Savaşı, İzmir'in işgaliyle başlamış ve İzmir'in kurtarılmasıyla zafere ulaşmıştı. Atatürk, zaferi tüm dünyaya şu sözlerle ilan etti: "Bütün cihan işitsin ki efendiler artık İzmir hiçbir kirli ayağın üzerine basamayacağı kutsal bir topraktır." Bu sözler, İzmir'in sonsuza dek özgür kalacağının bir nişanesi oldu.

Kaynak:ekoltv.com.tr