Halsizlik ve yorgunluğunuzun sebebi bu sinsi hastalık olabilir!

Endokrin Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Erhan Ayşan, yorgunluk, halsizlik ve kronik ağrı gibi belirtilerin arkasında paratiroid adenomu olabileceğine dikkat çekti. Bu iyi huylu tümörün, basit bir kan testiyle teşhis edilebileceğini ve tedavi edilmediğinde organ hasarına yol açabileceğini belirtti.
Halsizlik ve yorgunluğunuzun sebebi bu sinsi hastalık olabilir!

Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri'nden Genel Cerrahi ve Endokrin Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Erhan Ayşan, toplumda yeterince bilinmeyen paratiroid adenomunun, paratiroid bezlerinden kaynaklanan iyi huylu bir tümör olduğunu belirtti. Prof. Ayşan, bu hastalığın kanser olmadığını ancak belirtilerin yavaş ilerlemesi nedeniyle vücuttaki çeşitli organlarda kalıcı hasarlar bırakabileceğini ifade etti.

SİSTEME CİDDİ HASARLAR VEREBİLİR

Halsizlik, yorgunluk ve yaygın vücut ağrıları şikayeti olan ve teşhis konulamayan hastalarda mutlaka kan kalsiyum seviyesine bakılması gerektiğini vurgulayan Prof. Ayşan, "Bu hastaların kanında kalsiyum yüksek çıkar. Kandaki yüksek kalsiyum başta kalp ve damarlar olmak üzere vücuttaki birçok sisteme ciddi hasarlar verebilir" diye konuştu.

BELİRTİLERİN TESPİTİNİN ZOR OLABİLECEĞİ SÖYLENDİ

Prof. Ayşan, paratiroid bezlerinin vücudun en küçük organlarından olduğunu ve temel görevlerinin kalsiyum dengesini sağlamak olduğunu belirtti. Paratiroid adenomunun ise bu bezlerden fazla parathormon salgılanmasına neden olarak kanda kalsiyum seviyesini yükselttiğini anlattı. Kanda yükselen kalsiyumun damar ve organlarda birikerek çeşitli hasarlar oluşturduğunu kaydetti. Hastalığın teşhisini zorlaştıran etkenler olarak paratiroid bezlerinin küçüklüğünü, belirtilerin yavaş seyretmesini ve ameliyatla bulunmasının güçlüğünü sıraladı. Kandaki yüksek kalsiyumun en fazla kalp ve damar sistemine zarar verdiğini belirten Prof. Ayşan, bu durumun damarları daraltıp tıkayarak kalp krizi, inme ve böbrek yetmezliği gibi sonuçlara yol açabileceğini ifade etti.

TEK TEDAVİ YÖNTEMİNİN AMELİYAT OLDUĞU VURGULANDI

Hastalığın kötü huylu olmamasına karşın, kandaki kalsiyum yüksekliğinin önemli bir sorun oluşturması nedeniyle tedavi için ameliyatın gerekli olduğunu söyleyen Prof. Ayşan, ilaçla tedavinin mümkün olmadığını vurguladı. Dünya Sağlık Örgütü'nün kalsiyumun kandaki üst sınırını 10,5'ten 10'a düşürmesinin, yüksek kalsiyumun vücuda verdiği zararların daha iyi anlaşıldığının bir göstergesi olduğunu belirtti. Ameliyat öncesinde adenomun yerini tespit etmek için ultrasonografi ve sintigrafi gibi tetkikler yapılsa da, bu testlerin her zaman başarılı olamadığını kaydetti.

AMELİYAT SONRASI İYİLEŞMENİN HIZLI OLDUĞU AKTARILDI

Başarılı bir ameliyatın ardından hastalarda hızlı bir iyileşme görüldüğünü söyleyen Prof. Ayşan, hastaların ameliyattan hemen sonra kendilerini daha iyi hissettiklerini belirtti. Yıllardır süren halsizlik, yorgunluk ve depresif semptomların hızla düzeldiğini, özellikle genç ve orta yaş grubunda iyileşme sürecinin daha hızlı olduğunu aktardı. Ameliyat sonrasında hastalığa bağlı kalp krizi, inme ve böbrek yetmezliği gibi risklerin ortadan kalktığını da ekledi. Prof. Dr. Erhan Ayşan, son olarak şu uyarılarda bulundu: "Halsizlik, yorgunluk ve yaygın vücut ağrıları olup bir türlü teşhis konulamayan kişilerin sabah aç karna kalsiyum testi yaptırması önemlidir. Kalsiyum değeri 10'un üzerindeyse mutlaka bir endokrin uzmanına başvurulmalıdır."

Kaynak:DHA