Güzellik baskısı gençleri sessiz bir çığlığa sürüklüyor: Anoreksiya nervoza

Sosyal medya fenomeni Nihal Candan’ın hayatını kaybetmesi, kamuoyunun dikkatini yeniden “anoreksiya nervoza” adı verilen ciddi bir yeme bozukluğuna çevirdi. Sanıldığının aksine sadece “yemek yememe hastalığı” değil; ölümle sonuçlanabilecek kadar derin psikolojik bir krizi temsil ediyor. Klinik Psikolog Hilal Aydın Özcan, bu rahatsızlığın perde arkasını ekoltv.com.tr’den Senem Uluhan’a anlattı.
Güzellik baskısı gençleri sessiz bir çığlığa sürüklüyor: Anoreksiya nervoza

Toplumsal güzellik kalıpları, özellikle genç kızların üzerinde derin yaralar bırakıyor. Sosyal medyada idealize edilen beden imajlarına ulaşma baskısı, bazı bireyleri yemek yemekten kaçınacak kadar tehlikeli bir psikolojik çıkmaza sürüklüyor. Anlatılamayan kaygılar, utanç duygusu ve anlaşılmama korkusu, bu durumu görünmez kılıyor. Ancak sonuçları görünmez değil: Bu sessizlik, anoreksiya nervoza gibi ölümcül sonuçlar doğurabilecek bir tabloya işaret ediyor.

"ANOREKSİYA SADECE YEMEK YEMEMEK DEĞİLDİR"

Anoreksiya nervoza psikolojik bir rahatsızlık mı?

Evet, anoreksiya nervoza ciddi bir psikolojik rahatsızlıktır. Ancak bu sadece yemek yememekle açıklanamaz. Klinik Psikolog Hilal Aydın Özcan’a göre, bu durum çoğu zaman içsel bir yardım çağrısıdır. Birey, hayatında kontrol edemediği unsurlar karşısında kontrolü bedenine yönelterek sağlamaya çalışır.
“Bedenle kavga değil, içsel acıyla baş etme yöntemidir bu. Kimi zaman kişi, ‘Ben varım’ diyebilmenin tek yolunu yememekte bulur.”

anerosiya-2.jpg

MÜKEMMELİYET BASKISI VE DUYGUSAL İHMAL ANOREKSİYAYI TETİKLİYOR

Bu hastalığın gelişiminde hangi psikolojik ve çevresel faktörler etkili?

Özcan’a göre, anoreksiya dışarıdan fiziksel bir problem gibi görünse de esasen ruhsal bir boşluğun dışavurumudur. Sürekli mükemmel olmaya zorlanan, duygularını bastırmak zorunda kalan, yetersizlik duygusuyla büyüyen bireylerde daha sık görülür. Bazı gençler, yalnızca sevilebilmek ya da onaylanmak için ince kalmak zorunda olduklarına inanırlar.
“Şaşırtıcı gelebilir ama anoreksiyalı bireylerin çoğu yemekle değil duygularla baş edemedikleri için bu kontrolü kurarlar. Kimi zaman ben varım diyebilmenin tek yolu yememek olur onlar için”

GÖRÜNME ARZUSU ASLINDA BİR 'GÖRÜLMEME' YARASIDIR

Bir kişinin fark edilmek ve öne çıkmak için her şeyi yapması, hangi psikolojik ihtiyaçlara ya da kişilik yapılarına işaret eder?

Dikkat çekmeye çalışan bireyler çoğu zaman çocuklukta “görülmemiş olmanın” izlerini taşırlar. Bu durum sıklıkla narsizmle karıştırılsa da temelinde bastırılmış bir değersizlik duygusu yatar.
“Görünmek isteyen kişi, aynı zamanda ‘ya tanınırsam ve sevilmezsem’ korkusunu da taşır. Onu anlamak, sahneye çıkma ihtiyacını azaltır.”

ZORBALIK SADECE SÖZLE OLMAZ; BİR BAKIŞ BİLE TRAVMA YARATIR

Güzellik algısının ve dış görünüşe dayalı zorbalığın insan psikolojisi üzerindeki etkileri ne düzeyde olabilir?

Dış görünüşe yönelik zorbalık, bireylerin benlik algısını zedeler. “Burnun büyük” ya da “çok kilolusun” gibi sözler yıllar geçse bile bireyin zihninde yankılanmaya devam eder.
“Zorbalık dışarıdan gelir ama içeriye yerleştiğinde kişinin kendi kendine yaptığı bir zorbalığa dönüşür. Burnun büyük, çok kilolusun gibi laflar yıllar geçse de zihne kazınır. O lafı söyleyen o lafı söylediğini çoktan unutmuştur. Ama onu duyan her sabah aynada yeniden duyar. Yapılan araştırmalar fiziksel zorbalık kadar görsel imalarında yani bakışlar, mimikler, küçümsemeler gibi travmatik etkiler yaratabildiğini gösteriyor.”

klinik-psikolog-hilal-aydin-ozcan.jpg
Klinik Psikolog Hilal Aydın Özcan

FİLTRELİ HAYATLAR: GENÇLERİN ÖZGÜVENİ POPÜLER KÜLTÜR TARAFINDAN ŞEKİLLENİYOR

Popüler kültürün oluşturduğu idealize edilmiş beden ve yaşam tarzı algısı, gençlerin özgüvenini nasıl etkiliyor?

Gençler artık doğal halleriyle değil, filtrelenmiş halleriyle kabul görüyor. Bu da özgüvenden çok başkalarının onayına bağımlı bir yaşam tarzını beraberinde getiriyor.
“Bu özgüven değil, başkalarının onayıyla ayakta durma hali. Oysa gerçek özgüven başkası beğenmese de kendine “ben tamamım” diyebilmektir. Artık gençlerin sadece görünüşleri değil hayatları da bu algıyla şekilleniyor. Yani sadece bedenin değil tatilin, odan hatta kahveni içiş şeklin bile bir beğeni alma güdüsü ile şekillenmeye başlıyor”

“KENDİNİ AYNADA DEĞİL, BAŞKASININ GÖZLERİNDE GÖREN BİR GENÇ VARSA; ORADA BİR SORUN VARDIR”

Yeme bozukluklarının temel nedenleri ve çözüm yolları neler?

Özcan’a göre yeme bozukluklarının altında travmalar, bastırılmış öfke, yeterince sevilmeme inancı ve beden üzerinden değer görme arzusu yatıyor. Tedavi süreci sadece fiziksel değil, duygusal iyileşmeyi de kapsamalı.
“Bir genç kız kendini aynada değil bir başkasının gözlerinde görüyorsa orada bir sıkıntı var. Temel neden değer duygusunun bedene endekslenmiş olması. Anlatılmayan travmalar, bastırılan öfke, çevresel güzellik baskısı, yeterince sevilmeme inancı. Hepsi bu bozuklukların temeli. Tedavi sadece yemek düzenini değil, kişinin kendilik algısını onarmayı hedeflemelidir. Ve bu da zaman ister sabır ister, ilişki ister. Bazı gençler için yemek yemek ya da yememek duygularını yönetmenin tek yolu haline gelir. Kilo almak korkusu değil. Kaybolma, silinme yok olma korkusudur aslında burada var olan.”

GÖRÜNMEZ SAVAŞA IŞIK TUTTU

Nihal Candan’ın trajik ölümü, gençlerin bedenleri üzerinden yaşadıkları görünmez savaşlara ışık tuttu. Anoreksiya nervoza sadece bir yeme bozukluğu değil, bir varoluş mücadelesidir. Bu mücadeleyi kazandırmak için gençlerin duyulmaya, anlaşılmaya ve içsel boşluklarının görülmeye ihtiyacı var.

Ekoltv.com.tr/Senem ULUHAN
Röportaj: Klinik Psikolog Hilal Aydın Özcan

Kaynak:ekoltv.com.tr