Ayşe'nin ölümü alarm veriyor! Genç kadınlar büyükşehirlerde neye karşı savaş veriyor?
Genç yaşta hayatı elinden alınan Ayşe Tokyaz’ın İstanbul’daki trajik ölümü, yalnızca bireysel bir dram değil; aynı zamanda genç kadınların büyük şehirlerde yaşadığı güvenlik sorunlarını, psikolojik savunmasızlığı ve toplumsal desteğin eksikliğini de yeniden gündeme taşıdı. Psikiyatrist ve Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Ekol TV'den Senem Uluhan’a verdiği röportajda, yaşanan olayın çok katmanlı boyutlarına dikkat çekerek ailelere ve topluma önemli mesajlar verdi.
TOKSİK İLİŞKİLER VE KRİMİNAL EĞİLİMLER
Ayşe Tokyaz’ın vahşice öldürülmesi, toplumsal ve psikolojik birçok sorunu gözler önüne serdi. Sizce bu olayın temel nedenleri neler ve toplum olarak nasıl bir ders çıkarmalıyız?
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, İstanbul’da üniversite okumaya gelen genç bir kızın vahşice katledilmesinin, sadece bireysel değil; psikolojik, toplumsal ve kültürel boyutları olan çok katmanlı bir sorun olduğunu vurguluyor. Bu olaylar, dünya genelinde artan aile içi şiddetin ve özellikle kadına yönelik şiddetin bir parçası. Örneğin ABD’de acil servise başvuruların %17’si aile içi şiddet kaynaklıdır.
Tarhan’a göre bu tür cinayetleri işleyen kişiler genellikle kriminal eğilimli, toksik kişilik özellikleri taşıyan bireylerdir. Psikolojide "toksik üçlü" olarak tanımlanan psikopati, narsizm ve makyavelizm gibi özellikler bu kişilerde birleşir. Bu bireyler; acımasız, bencil, antisosyal ve manipülatiftir. Bu nedenle gençlerin bu tür kişilerle ilişkilerinde profesyonel sınırları korumaları büyük önem taşır.
SAHTE ROMANTİZİMDEN KORUMAK İÇİN EĞİTİM VE AİLEYE DÜŞEN ROL
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, genç kızların sahte romantizm vaatleriyle yaklaşan "avcı erkek" tiplerine karşı dikkatli olması gerektiğini, ilişkilerin dış görünüş değil kişilik temelli kurulmasının hayati önem taşıdığını vurguluyor. Kadının zihinsel gücünün fiziksel güçten daha belirleyici olduğunu belirten Tarhan, toplumsal cinsiyet rollerinin eğitimin bir parçası hâline getirilmesi gerektiğini, çünkü artık ailelerin değer aktarımında yetersiz kaldığını söylüyor. Merhamet, vicdan gibi insani değerlerin yerini menfaatin aldığını belirten Tarhan, bu değerlerin okullarda bilimsel temelde öğretilmesi gerektiğini savunuyor. Ayrıca, sabıkalı ve antisosyal kişilere karşı genç kızların uyanık olması gerektiğini hatırlatarak, ailelerin bu konuda bilinçli ve yönlendirici bir rol üstlenmesi gerektiğini ifade ediyor.
“Suç eğilimi olan ve sabıkası bulunan genç kişiler, kontrolünü kaybedebilen antisosyal davranışlara sahip olabilir. Bu durum, özellikle gece geç saatlerde yalnız olan kadınlar için risk oluşturuyor. Örneğin, ABD’nin Teksas eyaletindeki Houston Valiliği, gece 22.00’den sonra kadınların yalnız dışarı çıkması halinde sorumluluk kabul etmeyeceklerini duyurdu. Genç kızlarımızın ve ailelerinin bu gerçeği bilip, dikkatli olmaları ve çocuklarını bu konuda bilinçlendirmeleri çok önemli.”
Psikiyatrist ve Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Nevzat Tarhan, 2013’ten beri üniversitelerinde öğrencilere pozitif psikoloji ve iletişim becerileri dersi verdiklerini vurguluyor. Öyle ki bu dersler, Harvard, Yale ve Bristol gibi prestijli üniversitelerde ancak birkaç yıl sonra programlara alındı.
DOĞRU ÇEVRE VE SAĞLAM AİLE BAĞLARI RİSKLERİ AZALTIR
Büyük şehre okumaya gelen gençlerin, özellikle genç kızların, koruma ve güven duygusu genellikle neye dayanır? Bu duygunun sağlıklı şekilde oluşması için neler yapılabilir?
Gençler zamanın çocuklarıdır ve doğru sosyal çevrede yetiştiklerinde yanlış davranışlardan uzak dururlar, hatta “hayır” demeyi öğrenirler.
Aileyle sağlıklı iletişim kurabilmek, gençlerin risklere karşı korunmasında kritik öneme sahiptir. 18-19 yaşındaki genç kızlar henüz ergenlik dönemini tamamlamamış olabilir ve bu yüzden risk altındadırlar. Bu nedenle, “Çocuğumu büyük şehirde okutmayacağım” demek yerine, doğru bilgi ve destekle nerede daha iyi yetiştirilebileceği üzerine düşünmek gerekir. Çünkü risk sadece şehirle ilgili değildir; güçlü aile bağları ve sosyal destek varsa, gençler kötü arkadaşlıklardan korunabilir ve yanlış insanlara “hayır” diyebilir
ERKEN YAŞTA EMPATİ VE VİCDAN EĞİTİMİNİN ÖNEMİ
Gençleri korumak için onları sadece saklamak yetmez; iyi ve kötüyle başa çıkma becerileri kazandırmak gerekir. Günümüzde anne-babalık daha zor ve çocuklarla kaliteli, eşit ilişkiler kurulmalı. Bilimsel çalışmalar, vicdan, empati ve merhametin küçük yaşta öğretilmesinin önemini gösteriyor. Böyle yetişen gençler, değerlerine bağlı, onurlu ve güçlü bireyler olur.
“Anne-babalar ve gençler korkuyla değil, bilinçle hareket etmelidir. Doğru kararları mantık ve duygu dengesini kurarak almak önemlidir. Böyle bilinçli bir yaklaşım, gençlerin hem kendilerini korumasını sağlar hem de hayatı öğrenmelerine yardımcı olur.”
İÇSEL DAYANIKLILIK VE SAĞLAM SOSYAL ÇEVRE GENÇLERİ KORUR
Önümüzdeki üniversite tercih döneminde gençler ve ailelerinde oluşan endişe nasıl yönetilmeli, psikolojik olarak daha sağlıklı olmak için neler yapılabilir?
Tarhan’a göre, destekleyici sosyal çevre çok önemli. Üniversitenin psikolojik danışmanlık ve rehberlik birimlerinin aktif olarak hizmet vermesi gerekiyor. Gençler bu kurumsal desteklerden faydalandıklarında, karşılaştıkları problemleri daha kolay çözebiliyorlar. Yani, gönderdiğimiz üniversitenin böyle bir vizyonu ve kurumsal koruma mekanizması olmalı. Eğer üniversite; girdiği çıktığı belli olmayan, ders takibi yapılmayan, denetimsiz bir ortamsa, bu gençler “kayıp vaka” haline gelebilir. Bu nedenle, gençlerin güvenle eğitim alabileceği, psikososyal destek sistemlerinin güçlü olduğu kurumlar tercih edilmeli.
Gençler yaşanan olumsuzluklar karşısında karamsar olmamalı, içsel dayanıklılıklarını geliştirmeye odaklanmalıdır. Üniversitelerde sadece akademik bilgi değil, uzlaşma, paylaşım, pozitif bakış açısı gibi sosyal beceriler de öğretilmelidir. Farklı ülkelerden öğrencilerin bir arada olduğu bir ortamda gençler, hayatın gerçeklerini öğrenir.
ekoltv.com.tr / Senem ULUHAN
Röportaj: Prof. Dr. Nevzat TARHAN