İşte Cumhuriyet'in iz bırakan kadınları!
Gazeteci Özlem Özdemir, Ekol TV’ye yaptığı değerlendirmelerde, Cumhuriyet’in kadınlara tanıdığı hak ve imkanlar sayesinde kadınların toplumsal hayatta üstlendikleri kurucu rollere dikkat çekti. Cumhuriyet Kadınları’nın Atatürk’ün önderliğinde haklarına kavuştuğunu ve birçok alanda çalışmalar yürüterek geleceğin kapılarını araladığını belirten Özdemir, bu kadınların aynı zamanda rol model olduklarını kaydetti.
"CUMHURİYET KADINI DEMEK ÖRNEK KADIN DEMEK"
Özdemir, "Cumhuriyet demek kadın ve erkek eşitliği demek. Cumhuriyet demek özgürlüğü elinde olan kadın demek. Cumhuriyet kadını demek örnek kadın demek” ifadelerini kullandı. Kadının adının bile olmadığı bir dönemden sonra Cumhuriyet’le birlikte kadınların varoluşlarına kavuştuklarını dile getiren Özlem Özdemir, şöyle devam etti:
"Kadının adı bile yoktu. Ama Cumhuriyet'ten sonra kadınlar varoluşlarına kavuştu. Cumhuriyetle kadınlar özgürleşti. Özgürlükleri onlara, önce olacakları kapıları birbiri açtı. Kadınlar da bu özgürlüğün kıymetini o kadar iyi bilmişler ki. O açılan kapıdan büyük bir cesaretle yürüyerek bugün bizlere, size, bu ülkedeki bütün kadınlara yol açmışlar. Biz de onların izinden gidiyoruz. Cumhuriyet kadın demek."
EĞİTİMLE ATILAN ÖZGÜRLÜK ADIMLARI
Kadınların özgürlüğe ilk adımlarını eğitimle attığının altını çizen Özdemir, Atatürk’ün onlara yurt dışında en iyi okullarda eğitim görme fırsatı tanıdığını hatırlattı. Eğitimlerini tamamlayan kadınların, ülkeye eğitmek için geri döndüklerini anlattı. Özdemir, "Bizim kızlarımız Avrupa'nın en iyi üniversitelerinde eğitim görüyorlar. Ve sonra geri dönüyorlar. Hepsi diyorlar ki beni bu devlet okuttu. Şimdi benim o devlete borcum var, onu ödeyeceğim. Ve gelip bu ülkede kurucu nesil oluyorlar. Yani her mesleğin kurucusu da olmayı üstleniyorlar. Ve insan yetiştiriyorlar buradan" diye konuştu.
SİYASİ HAKLARIN İLK ADIMI: AFET İNAN’IN RAPORU
Türk kadınlarının, Afet İnan sayesinde siyasi haklarını ellerine aldığını ve kadınla erkeğin eşitlendiğini belirten Özdemir, Afet İnan’ın öğretmenlik yaptığı dönemde sınıfında yaptırdığı bir seçim denemesini şöyle aktardı:
"Öğretmenlik yaptığında sınıfında böyle bir seçim denemesi yaptırıyor çocuklara. Öğrenciler o dönem toplumdan daha aydınlık düşünüyorlarmış, daha ilerdelermiş ki bir kız öğrencilerini belediye başkanı seçmişler. Ama bir tane erkek öğrenci kalkıyor ve diyor ki, ‘Yok, olamaz ki belediye başkanı. Kızların seçme ve seçilme hakkı yok’ diyor. Afet Hanım çok içerlemiş buna. Atatürk ona bir yıl boyunca dünyada bu iş nasıl, hangi ülkede, kimin nasıl hakları var, ne olmuş bir rapor hazırlamasını istiyor. Bir yıl sonra da 3 Nisan 1930'da Afet İnan ilk defa toplumun karşısına çıkıyor ve o gün Türk kadınlarının siyasi haklarını kazanmasının ilk adımı belediye kanununda değişiklik yapılıyor."
ULU ÖNDER ATATÜRK’E OLAN BORÇLARINI ÖDEDİLER
Yalnızca ülkeyi değil, tüm dünyayı kendilerine hayran bırakan Türk kadınlarının, bu imkanı tanıyan Atatürk’e olan borçlarını ödediklerini dile getiren Özdemir, şu örneği verdi:
"İlk kadın inşaat mühendisimiz var Sabiha Refat Gürayman. Atatürk’ün isteğiyle mühendis mektebine kız öğrenci alınması kararı çıkıyor. Sabiha Hanım da o zaman hemen bu fırsatı değerlendirmek istiyor. Anıtkabir’in kontrol şefliğini üstleniyor. Dünyada bile bu çok hayret uyandırıyor. Tabii onu da çok çok duygulanıp çok ağlamış o ona görev verildiğinde. Yani bu büyük devrimciye borcumu bir parça ödeyeceğim diyor."
ÖLÜLERİ KESEN KADIN: KAMİLE ŞEVKİ MUTLU
Döneminin ötesine geçen bir diğer önemli ismin de Kamile Şevki Mutlu olduğunu ifade eden Özdemir, "Bu kadın ölüleri kesiyor diyenlere aldırış etmedi. Patoloji bölümünü kurdu." dedi. Özdemir, Mutlu’nun Patoloji bölümünü kurma sürecindeki zorluklara değinerek, "Hastanenin müdürü bu bölümü o kadar önemsemiyor ki yani kadını böyle garaj gibi bir yere önce göndermiş. Gelen geçen yoldan onu görüyor camdan. Pazarda falan gördüklerinde kadına 'ah bu kadın işte ölüleri kesiyor' falan diyorlar. Ama sonunda bu işin ne kadar önemli ve gerekli olduğu anlaşıldığından Patoloji bölümü kuruluyor." değerlendirmesini yaptı.
Patoloji bölümünü kuran Kamile Şevki Mutlu’nun, Atatürk’ün öldükten yıllar sonra yüzünü gören kişiler arasında yer aldığını anımsatan Özdemir, "Atatürk’ün naaşının Etnografya müzesinden Anıtkabir’e nakledileceği zaman görevlendirilmesi ve bütün bir heyet önünde Atatürk’ün yüzü açılıyor. İlk defa öldükten sonra onun yüzünü orada görüyor" diye konuştu.
TELEVİZYONUN KADIN SESİ: JÜLİDE GÜLİZAR
Fenden edebiyata her alanda kendini eğiten güçlü Türk kadınları stüdyolardan savaş meydanlarına kadar yerini aldı. İlk kadın spiker Jülide Gülizar’ın TRT’nin canlı yayın yapmaya başladığı zamanlarda ekrana çıkan spiker olduğunu aktaran Özdemir, "Naklen yayınlar onunla başlıyor. Bizler konuşurken büyük mutluluk, büyük huzur duyardık." şeklinde konuştu.
İLK KADIN SAVAŞ FOTOĞRAFÇISI: SEMİHA ES
İlk kadın savaş fotoğrafçısı Semiha Es’in hikayesini de paylaşan Özdemir, "Feridun Hikmet Es vardır. Yine çok dönemin ünlü gazetecilerinden. Onunla evlenecek. Sonra da Kore Savaşı’na gidiyorlar beraber. İşte savaş muhabirliği oradan geliyor. Yani savaşı biz ilk onların fotoğraflarıyla öğrenmişiz Hürriyet’in manşetinden." dedi. Savaş, yokluk, göç demeden hiçbiri yılmadan çalıştı ve tüm zorluklara rağmen Cumhuriyet’in birer güçlü kadınları oldular.
Gazeteci Özlem Özdemir, "Bu kadınların çoğunu tanımıyoruz. Ben bu yüzden onları yazıyorum. Ve kadınlar da güçlerinin farkına varsınlar. Geçmişlerindeki onların gerçekten izinden gidebilecekleri şahane kadınlar olduğunu bilsinler" sözleriyle konuşmasını tamamladı.
