Suça sürüklenen çocuklarda endişe verici artış: Ceza indirimlerinin kalkması gündemde!
Ekol TV'den Şeyma Kan'ın haberine göre, Türkiye’de adliye koridorlarını dolduran acı tablo giderek büyüyor. TÜİK verilerine göre geçtiğimiz yıl güvenlik birimlerine getirilen 600 bini aşkın çocuğun 200 binden fazlası suça sürüklendi. 2020’de 112 bin olan rakam, 2024’te 202 bin 785’e çıktı. Yalnızca dört yılda yaşanan bu artış yüzde 80’e ulaştı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un açıklamasına göre, 16-18 yaş arası çocuklara verilen cezalarda uygulanan üçte birlik indirimin kaldırılması gündemde. 11. Yargı Paketi’nde yer alması beklenen düzenleme, özellikle ağır suçlarda toplumda sık sık tartışma yaratan indirimlerin önüne geçmeyi hedefliyor.
"BAZI SUÇLARIN CEZASI ARTMALI"
Uzmanlara göre mesele sadece ceza değil, ancak toplum vicdanını derinden yaralayan suçlarda caydırıcılığın artırılması şart. Bir hukuk uzmanı, “18 yıldan 24 yıla kadar verilen cezaların uygulamada çoğu zaman alt sınıra yakın tutulduğunu görüyoruz. Çocuk olduğu için infazda bu süre yarıya düşüyor, denetimli serbestlik ve açık cezaevi de eklendiğinde rakam daha da azalıyor. Bu noktada vicdanen ve hukuken zarar görüyoruz. Kasten öldürme, cinsel saldırı gibi suçlarda özel düzenleme yapılmalı, cezalar artırılmalı” değerlendirmesinde bulundu.
CEZA TEK BAŞINA YETERLİ Mİ?
Uzmanlar, sadece cezaların artırılmasının sorunu kökten çözmeyeceği görüşünde. Çocuğu suça iten nedenler arasında aile içi sorunlar, çevresel faktörler ve sosyal ortam öne çıkıyor. Özellikle suçu meşru ya da güç göstergesi olarak gören çevrelerde yetişen çocukların risk altında olduğuna dikkat çekiliyor.
Çocuk psikolojisi üzerine çalışan uzmanlar, "Cezaları artırmak tek başına yeterli değil. Çocukla ilgili tedavi edilebilir faktörlerin, aile içi düzenlemelerin ve sosyal çevrenin mutlaka ele alınması gerekiyor. Çocuğun geleceğini kurtarmak toplumun da yarınlarını korumaktır" görüşünü dile getiriyor.
KRİTİK ADIM GELECEK Mİ?
Artan rakamlar yalnızca adliye dosyalarına giren çocukların değil, toplumun geleceğinin de kaybı olarak değerlendiriliyor. Çocukların ellerinde dosya değil kalem olması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, devletin, ailelerin ve toplumun el ele vererek bu soruna çözüm bulması gerektiğini ifade ediyor.
