Bakan Fidan'dan YPG'ye sert sözler: Hiçbir ülkede iki silahlı unsur olmaz
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 8 Aralık tarihinin Suriye halkı için yeni bir gün, yeni bir umut ve yeni bir başlangıç olduğunu belirterek, "Suriye'de kendi toplumsal sorunlarını sahiplenme iradesi gösterecek, sorumluluk duygusu gösterecek bir yönetimin bu yüklerin altına girmesi hem bölge ülkeleri hem uluslararası toplum için de ciddi bir kazanım." dedi.
Fidan, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'nda (SETA) düzenlenen, "Bir Yılın Ardından Suriye: Toparlanma ve Yeniden İnşa" konferansının açılış konuşmasını yaptı. Fidan, konferans dolayısıyla SETA'ya teşekkür ederek, çalıştığı bütün kurum ve konularda her zaman için nitelikli bilginin ne kadar önemli olduğunu, hayatı kolaylaştırdığını, sonuca ne kadar çabuk ulaştırdığını defaatle gördüğünü aktararak, "Dolayısıyla SETA'ya diyebileceğim tek şey Allah sayınızı arttırsın. Her zamankinden daha fazla akla ihtiyacımız var. Akılla hareket etmeye ihtiyacımız var. Onun için ben çalışmalarınız için tekrar tekrar teşekkür ediyorum." şeklinde konuştu.
TÜRKİYE'NİN SURİYE PERSPEKTİFİ
"Türkiye'nin perspektifinden Suriye'yi anlatacağım. Suriye, Suriyelilerindir." diyen Fidan, Suriye'nin perspektifinden Suriye'yi her zaman muhataplarıyla bir araya geldiklerinde dinlediklerini, yıllarca onlarla omuz omuza beraber mücadele ettiklerini ve Suriye'nin onlar için ne ifade ettiğini gayet iyi bildiğini söyledi. Fidan, Suriye ve Türkiye'nin Selçuklu ve Osmanlı imparatorlukları döneminde yüzyıllarca beraber yaşadığını hatırlattı. Bu tarihsel bağların daha sonra ulus devlet çağına geçildiğinde belli dönemlerde inkıtaya uğradığını dile getiren Fidan, sosyolojik, coğrafi, tarihsel gerçeklikleri değiştirme şanslarının olmadığını aktardı. Fidan, kültürel, tarihi, ticari, stratejik, güvenlik, komşuluk ilişkileri açısından Suriye'nin kendileri için önemli olduğunu bildirdi.
Arap Baharı sonrası, Suriye'de başlayan bir sürecin Esed rejimi merkezli azınlık ve baskıcı rejiminin sonucu olarak ortaya çıktığını belirten Fidan, "İlk başta buna uluslararası toplum, başta Batılılar olmak üzere belli bir destek verdi. Türkiye tabii ki bu sivil iç savaşta ezilen halkın yanında yer aldı. Tarihin doğru tarafında bizim hem vicdanen hem aklen durmamız gerekiyordu." değerlendirmesinde bulundu. Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'de iktidara gelme sebebinin halkın vicdanını, çizgisini iktidara taşımak olduğunu, bunun sadece Türkiye için değil yanı başlarında olan olaylara da perspektiflerini şekillendiren bir düşünce ve duruş olduğunu vurguladı.
O dönemde temel reflekslerinin Suriyeli ezilen kardeşlerinin yanında olmak olduğunu dile getiren Fidan, şöyle devam etti:
"Zulümden kaçan, savaştan kaçan, ölümden kaçan insanların sığınağı Türkiye oldu. Milyonlarca kardeşimiz Türkiye'ye geldiler. Onlarla ekmeğimizi, soframızı, iş yerlerimizi, her şeyimizi paylaştık. Bu eşi görülmemiş bir dayanışma hareketi teşkil etti. Bundan dolayı çok eleştirildik mi? Eleştirildik. İçeride belli siyasi maliyetler ödeme durumunda kaldık mı? Kaldık. Ama her zaman için ifade ediyorum. Değer sahibi olmak, ilke sahibi olmak biraz da maliyetle beraber geliyor. Yani bu maliyeti zaman zaman da ödemeniz gerekiyor. Kendi tutarlığınızı, kendi çizginizi devam ettirebilmeniz için. Burada da biz taviz vermedik. Cumhurbaşkanımızın, Başbakanlığı döneminden itibaren koyduğu tavır gerçekten şimdi yurt dışında da çok çeşitli çevrelerde Suriye konuşulurken, göçle mücadele konuşulurken, göçle ilgili konular anlatılırken her zaman için örnek anlatılan bir duruma dönüşmüş durumda."
Fidan, Suriye muhalefetiyle beraber çalışmalarının kendileri için tarihi sorumluluk olduğunu, Suriye halkının yanında olmanın ne demek olduğunu o dönem için bu konuyu yakından yaşayanların daha iyi bildiğini söyledi. Desteğine devam eden tek ülkenin Katar ile birlikte Türkiye olduğunu vurgulayan Fidan, şöyle konuştu:
"Bu konuda bizimle beraber başta çalışmaya başlayan birçok ortağımızın daha sonra çeşitli bahanelerle ayrıldığını gördük... Dolayısıyla bir dönem bir değişiklik yaptılar DEAŞ'ı bahane ederek, 'biz artık burada halkın yanında durmayı tercih etmiyoruz, biz PKK'nın yanına doğru gidiyoruz çünkü DEAŞ'la mücadele içerisindeyiz' diye."
ASTANA SÜRECİ VE KAOSU ÖNLEME ÇABALARI
Çatışmanın devam etmemesi, daha fazla yıkımın olmaması, daha fazla yerinden edilmenin olmaması için Rusya ve İran ile Astana Süreci'ni başlattıklarını hatırlatan Fidan, "Bu süreç, diplomatik manada gerçekten örnek alınması gereken bir süreç. Çatışan taraflar adına hareket eden güçlerin, destekleyici güçlerin bir araya gelip, belli bir anlayış birliğine ulaşıp bunu sahada çatışmaları durdurma noktasında bir pratiğe dönüştürmeleri gerçekten yakından bakılması gereken bir durum." ifadelerini kullandı. Fidan, burada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yürüttükleri liderler diplomasisinin önemli olduğunu belirterek, bu süreçteki görüşmeler, alınan kararlar ve bu kararların uygulanmasının önemine vurgu yaptı. Bakan Fidan, süreci diplomatik maharetle yönettiklerini, bunun yeni büyük bir göç dalgasını önlediğini kaydetti.
NETANYAHU VE ESAD KIYASLAMASI: REJİM İÇTEN İÇE ÖLMEYE BAŞLADI
Devrik Esed rejiminin, kendisi gibi olmayan herkese yaptığı zulümleri ve işkenceleri hatırlatan Fidan, "Neredeyse (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu'nun Gazzelilere reva gördüğünü, Esad o dönem Suriye halkına reva gördü." yorumunu yaptı. Fidan, "Çatışmalar durunca o adrenalin ortadan kalktı ve (rejim) aldığı yaraları gördü. Altyapı yok, ekonomi yok, nüfus yok, hiçbir şey yok. Dolayısıyla (rejim) ağır ağır çürümeye, içten içe ölmeye başladı." değerlendirmesinde bulundu.
216 MİLYAR DOLARLIK İHTİYAÇ
8 Aralık tarihinin Suriye halkı için yeni bir gün, yeni bir umut ve yeni bir başlangıç olduğunu vurgulayan Fidan, ancak bu tarihin tüm sorunların çözümünü getirmediğini, yeni bir büyüme ve hayat hikayesinin başladığını ifade etti. Bölgesel sorunların bölgesel sahiplenilmesi hususuna dikkati çeken Fidan, "Biz Suriye'de bölgesel sahiplenme prensibiyle hareket ederek ilk başlangıcımızı yaptık." dedi. Suriye'de nüfusun geri geldiği, fiziki altyapıların onarıldığı bir sürece girilmesinin önemine işaret eden Fidan, "Göçmenlerle ilgili veya mülteci kardeşlerimizle ilgili bizim durduğumuz yeri biliyorsunuz. Bizim için asıl olan gönüllü ve onurlu geri dönüş. Biz hiçbir zaman için sayıları ne kadar olursa olsun bir zorlayıcı tedbir ortaya koymadık." dedi.
Fidan, Suriye'nin yeniden inşası için büyük bir dayanışmaya ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, "Ülkenin temel ihtiyaçlarının karşılanması, altyapının onarılması ve hayatın yeniden normale tamamıyla dönmesi için gerekli olan finansal rakam 216 milyar dolar olarak hesaplanmış." bilgisini paylaştı.
SİLAHLI GRUPLARIN BİRLEŞMESİ VE YPG UYARISI
Fidan, Suriye'de siyasal alanlarda da sorunlar olduğuna dikkati çekerek, Esad rejimine karşı direnişe katılan bütün grupların yeni yönetime tabi olduklarını ve kurulan Ulusal Ordu altında birleştiklerini görmenin önemli bir başlangıç olduğunu belirtti. Farklı silahlı grupların varlığıyla ülkede ekonomi, güvenlik ve temel hizmetlerin sağlanmasının mümkün olmadığını kaydeden Fidan, bu durumun ülkeye yatırım gelmesini engelleyeceğini söyledi.
Bakan Fidan, DEAŞ'la mücadele bahanesiyle bölgede geniş bir alana yayılan, işgalci durumunda olan, enerji kaynaklarının üzerinde oturan YPG'nin de yeni yönetimle uzlaşma içerisinde olup olmayacağı sorununun mevcut sorunlardan biri olduğunu ifade etti.
10 Mart mutabakatına işaret eden Fidan, şu değerlendirmelerde bulundu: "YPG'nin şunu görmesi gerekiyor, hiçbir ülkede ama hiçbir ülkede iki tane silahlı unsur olmaz. Elinizdeki silahlı unsurlar Suriye yönetiminin emrine girmek zorundadır." Fidan, "birleşik bir Suriye'nin önemli olduğuna" dikkati çekerek, "Ama bu demek değildir ki tek bir grubun, tek bir mezhebin, tek bir ırkın baskısı diğerlerinin üzerinde olacak. Bu da zaten eski rejimin farklı bir modaliteyle güncellenmiş hali olur. Buna da karşıyız." ifadesini kullandı.
İSRAİL'İN BÖLGEDEKİ YAYILMACILIĞI RİSK OLUŞTURUYOR
"Problemin en büyüğü İsrail'in bölgedeki yayılmacılığının bir alanı olarak Suriye'yi de ortaya koyması." diyen Fidan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin Gazze'de başlattığı savaşı farklı şekillerde devam ettirerek bölgede zemin kazanma arayışının Suriye'de de etkisini gösterdiğini ve büyük bir istikrar riski oluşturduğunu söyledi.
Bakan Fidan, "İsrail kendi güvenliğini başkalarının güvensizliği üzerinden sağlamamalı. Tam tersine başkalarının istikrarlı olduğu, güvenli olduğu, müreffeh olduğu bir denklem içerisinde bir işbirliğini, bir güven ilişkisini tesis edebilmeli." dedi. Fidan, bunun yolunun Filistinlilerin hakkı olan devlet konusundaki inadından vazgeçmesi, Gazze'deki soykırımı durdurup, anlaşılmış barış anlaşmasının bir an önce hayata geçmesi ve bölgedeki sorunların çözümü için bölgedeki makul ülkelerle konuşması olduğunu belirtti.
Suriye, Türkiye ve ABD'nin yakın görüşme içerisinde olduğunu belirten Fidan, Amerikan yönetiminin (ABD Başkanı Donald) Sayın Trump'a burada teşekkür etmek gerektiğini, Suriye'deki yönetime bir şans verilmesinin ve bunun desteklenmesinin bölgenin güvenliği için önemli bir adım olacağı konusunda bir anlayış içerisinde olduklarını söyledi. Fidan, Suriye'nin tekrar bir kaos alanı olmasına Türkiye'nin müsamaha göstermeyeceğini ifade ederek, "Irak ve Suriye'de son 25-30 yıldaki bütün olayların Türkiye'ye inanılmaz büyük bir maliyeti oldu... Suriye'deki kaosu yönetmeyi, Suriye'nin kaosunun içerisinde ne zaman nasıl müdahale edeceğimiz konusunda da önemli dersler çıkarttık." diye konuştu. Bakan Fidan, Suriye konusunda Türkiye olarak daha sistematik konularla devam edileceğinin altını çizdi.
Kaynak:Anadolu Ajansı
