Türkiye’nin büyük krizi başlıyor! TÜİK verileri korkuttu: 25 yıl içinde her 4 kişiden biri yaşlı olacak
16
Uzmanlar, nüfusun yaşlanmasının ekonomik ve sosyal yapıyı derinden etkileyeceğini belirtirken, TÜİK verileri iyice korkuttu. Genç neslin giderek azalmasının geleceği ciddi şekilde tehdit ettiği vurgulanıyor. TÜİK verilerine göre ise doğurganlık hızı 2024 itibarıyla yüzde 1,48’e düştü ve nüfus yenileme eşiği olan 2,1’in altına indi. Yaşlı nüfus oranı ise %10,6’ya kadar çıktı. Bu trendin devam etmesi halinde 25 yıl içinde her 4 kişiden biri yaşlı olacak.
26
TÜRKİYE’DE NÜFUS YAŞLANIYOR
TÜİK verilerine göre Türkiye nüfusu, 2050'de her 4 kişiden birinin, 2075 yılında her üç kişiden birinin, 2100 yılında ise her on kişiden dördünün yaşlı olacağı bir yapıya evrilecek. Şu anda her 10 kişiden biri 65 yaş üstüyken bu oran hızla artıyor.
36
DOĞURGANLIK ORANLARI ALARM VERİYOR
Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü’nden Prof. Dr. Mehmet Ali Eryurt’un açıklamasına göre, demografik dönüşümün temel sebebi Türkiye’de doğum oranlarındaki hızlı düşüş. 1960’larda kadın başına ortalama 6 çocuk düşerken, günümüzde bu oran 1,48’e geriledi. Büyük şehirlerde ve üniversite mezunu kadınlar arasında bu oran 1,2’nin altına kadar inmiş durumda.
46
HANE HALKI KÜÇÜLÜYOR
Geçmişte ortalama 6 kişilik olan hane halkı büyüklüğü, günümüzde 3 kişiye kadar düştü. Ayrıca her 3 evlilikten biri boşanmayla sonuçlanıyor. Bu da tek ebeveynli veya yalnız bireylerden oluşan hane sayısında ciddi bir artış anlamına geliyor.
56
GEÇ EVLİLİK, GEÇ DOĞUM
İlk evlenme ve doğum yaşları 30’lu yaşlara yükseldi. Doğumların neredeyse yarısı 30 yaş üstü kadınlar tarafından gerçekleşiyor. Prof. Dr. Eryurt’a göre, kentleşme, bireyselleşme, eğitim ve yaşam tarzlarındaki değişiklikler, aile odaklı değerlerin yerini bireysel tercihlere bıraktığını gösteriyor.
66
NE YAPILIYOR?
Devlet, doğum oranlarını artırmak için bazı adımlar atmış durumda. Evlilik kredileri, doğum teşvikleri ve doğum izinlerinin uzatılması gibi uygulamalar yaygınlaştırılıyor. Ancak uzmanlara göre bu sorunun çözümü için bütüncül bir yaklaşım gerekiyor.