Avustralya
Kanada
İngiltere
Portekiz
Sırada başka ülkeler de var.
Filistin’i tanıyan devletler hızla artarken gözler İsrail’de.
Netanyahu bölgenin kaderini değiştirecek adımı atıp Batı Şeria’yı ilhak edecek mi?
Aslında burada diplomatik bir dil yerine gerçekte olanı söylemek daha doğru.
Dünyanın gözü önünde bir milletin hayallerini yutacak mı?
Gazze’nin 2 yıllık savaşın ardından durumu ortada.
Sayısı bile hesaplanamayan ölümler.
Açlık.
Sefalet.
2 milyon insan Sina çölüne sürülmeyi beklerken Gazze’de tatil köyü kurmayı planlayanlar var!
Peki Filistin yönetiminin bulunduğu Batı Şeria?
Netanyahu Filistin’i tanıyan ülkelere tepkisini gösterirken “bekleyin ve görün” dedi.
Yasadışı yahudi yerleşimci sayısının daha artıracaklarını duyurdu.
“Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler"
Netanyahu da öyle yaptı.
Yıllardır inkar ettikleri canilikleri böylece itiraf ediverdi.
İsrailli bakanlardan açıklamalar art arda geliyor.
Maliye Bakanı Bezalel Smotrich…
Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir…
Kültür ve Spor Bakanı Miki Zohar…
Batı Şeria’nın hızla ilhak edilmesini istediler.
Gazze katliamını başlatan eski savunma bakanı Yoav Gallant da İngiltere’ye seslendi.
“Asla bir Filistin devleti olmayacak” dedi.
Üstüne İngiltere’yi ülkelerinde yaşayan müslümanlarla tehdit etme cüretini de kendinde buldu.
İsrail’de biraz daha sağduyulu olanlar olayların farkında.
Netanyahu’nun yargılanmamak için yaptığı kanlı çılgınlıkların nereye gidebileceğini onlar da görüyor.
Mesela muhalefet liderlerinden Yair Golan.
Daha önceki bir konuşmasında..
“Aklı başında bir ülke sivillere karşı savaş açmaz, bebekleri eğlence amaçlı öldürmez ve kitlesel nüfus göçüne yol açmaz" demişti.
Son açıklamasında Netanyahu’nun yargıdan kaçma çabalarına atıfta bulundu.
“Görevde kalmak için savaşı sona erdirmeyi reddetmesi ve işgal ile ilhak gibi tehlikeli bir tercihte bulunması, Netanyahu'nun bize 7 Ekim'i, boykotları ve siyasi tsunamiyi getiren politikasıdır.”
Gelecek Var Partisi lideri Yair Lapid de yaylım ateşine tuttu.
"Tarihimizin en büyük güvenlik felaketini yaşatan hükümet, şimdi de tarihimizin en ciddi siyasi krizini başımıza getiriyor."
Daha ne desinler.
Netanyahu siyasi ömrünü uzatırken İsrail’i giderek köşeye sıkıştırdığının onlar da farkında.
Dünya ayakta.
Türkiye Filistin’e desteğini sürekli tekrarlıyor.
Mısır ordusu Sina çölüne asker yığarken Sisi vitesi yükseltti.
İsrail’i düşman olarak tanımladı.
Bu kelimeyi Mısır’da en son 1977 yılında Enver Sedat kullanmıştı.
Ve gelelim bir türlü 5’ten büyük olmayı beceremeyen Birleşmiş Milletler’e…
Suriye, Yemen ve Lübnan’ı aynı anda vurmaya devam eden Netanyahu genel kurulda konuşacak.
Trump’la görüşecek.
İşin ilginç yanı Trump, iddialara göre bazı müslüman ülkelerin liderleriyle de buluşup Gazze’de barışı konuşacak.
Hadi cahillik demeyelim de dış politikadaki yetersizlikleri…
Gazze’yi boşaltıp tatil köyü yapma hayali kurabilmeyi düşünecek sürrealist kafa yapısına rağmen insan umudunu kaybetmek istemiyor.
“Kapana kısılıp ölümü bekleyen 2 milyon Gazzeliyi kurtarabilecek her adım değerli” derken…
Akıllara…
Vicdanın rotasını izleyip Gazze’ye yelken açan Küresel Sumud filosu geliyor.
Onlar hedeflerine ilerlerken Türkiye ve Mısır donanmaları bölgede tam da o anlarda “Bahr El Sadaka – Dostluk Denizi” tatbikatı yapacak.
Akdeniz’i sıcak günler bekliyor.