Metafizik ve Biyoenerji Uzmanı Ramazan Tolga Yolyapan: Doğum tarihimiz kaderimizdir

Ekol TV'de her hafta sonu izleyicisiyle buluşan Oylum Talu ile Hafta Sonu programının konuğu Metafizik ve Biyoenerji Uzmanı Ramazan Tolga Yolyapan oldu. Yolyapan, insanın doğum tarihinin kaderi olduğunu belirterek "Bu tarihte, kişinin yaşayabileceği tüm hastalıkların ve ruhsal durumların izleri saklıdır" dedi.

Hafta sonu Ekol TV ekranlarında izleyicisiyle buluşan Oylum Talu'nun bu haftaki konuğu Metafizik ve Biyoenerji Uzmanı Ramazan Tolga Yolyapan oldu. İnsanın doğum tarihinin önemine değinen Yolyapan "İnsanın kaderinde asıl belirleyici olanın doğum tarihi olduğu söylenir" dedi.

"DOĞUM TARİHİ İNSANIN KADERİDİR"

Yolyapan "Doğum tarihi ve doğum yeri çoğu zaman kaderle ilişkilendirilir. Ancak asıl belirleyici olanın doğum tarihi olduğu söylenir. Çünkü insanın yaşamı, mezar taşında yazan doğum ve ölüm tarihleri arasında geçen süreyle anlam bulur. Osmanlı döneminde de doğum tarihinin, kişinin ileride karşılaşabileceği hastalıklar ya da psikolojik rahatsızlıklar hakkında ipuçları barındırdığına inanılır ve bu konuda matematiksel hesaplamalara başvurulurdu.

Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaşanan bir olay da bu anlayışı destekler. Sefer dönüşünde yanında getirdiği doktor, uzun süre sarayda görev yaptığı halde ciddi bir hastalıkla karşılaşmaz. Bu durum üzerine doktor, görev yapacak bir iş kalmadığını belirterek başka bir yere gitmek ister. Kanuni, meseleyi Yahya Efendi’ye sorar ve saray çevresinde hastalıkların neden bu denli az görüldüğünün hikmetini öğrenmek ister" ifadelerini kullandı.

YILDIZ DÜŞÜKLÜĞÜ NEDEN OLUR?

Yıldızı düşük kişilere değinen Yolyapan "Yıldız üçlü” dediğim şey, insanın kalbinin nazar karşısında zayıf olması, yani aurasının güçsüzlüğü anlamına geliyor. Bunu şöyle açıklayayım: Ben aynı zamanda genetik alanında da okuyorum. İnsan vücudunda yaklaşık 21.000 gen tespit edilmiş durumda. Bu genlerin içinde 339 koku reseptörü bulunuyor. İşin bilimsel yönü şu; bu reseptörlerin bir kısmı kalpte, bir kısmı ise mesanede yer alıyor. Erkeklerde kalpte aktifken, kadınlarda daha çok mesane bölgesinde aktif oluyor.

Eğer bir insan kendi enerjisini üretemez, yani kendi döngüsünü tamamlayamazsa dışarıdan enerjiye ihtiyaç duyar. Bu enerji ister nazar olsun ister negatif bir etki, fark etmez. Kişi ihtiyacını gidermek için onu alır. İşte yıldızı düşük olan erkeklerde bu durum taşikardi, panik atak, vesvese, evham, korku, uyku bozukluğu gibi sorunlara yol açıyor. Kadınlarda ise tiroid ve hormonsal dengesizlikler, obsesif kompulsif bozukluk, ani öfke patlamaları, kalabalıkta çabuk yorulma, yüksek sese karşı hassasiyet, saç dökülmesi, yoğun diş sıkma ve uykuda sıçramalar ortaya çıkabiliyor.

YILDIZI DÜŞÜK KİŞİ NE YAPMALI?

Peki yıldızı yükseltmek mümkün mü? Elbette mümkün, bu da kokularla sağlanabiliyor. Çünkü 21 bin genin içindeki 339 koku reseptörleri kadınlarda daha çok sakral yani rahim bölgesinde yoğunlaşıyor. Endokrin ya da hormonsal sorunlar yaşayanlarda örneğin tiroid, haşimato, yüksek kaygı, anksiyete ya da obsesif kompulsif bozukluk gibi bu reseptörlerin etkisiyle dengesizlikler artıyor.

Buradan şu sonucu çıkarabiliriz: Bir insanın enerji ve frekansı bozulmaya başladığında amigdala devreye giriyor ve vücuda adrenalin yükleniyor. Adrenalin yükseldikçe CH2 hormonu zayıflıyor, gece ise M2 hormonu düşüyor. Bu durumda beyine yeterli kan akışı gitmediği için uyku problemleri, sıçramalar, kâbuslar ve karabasanlar görülüyor. Bunun temel sebebi aslında kişinin çevresindeki olumsuz kokuları fark etmeden içine çekmesi, yani “yıldız düşüklüğü”dür" dedi.

Yaşam Haberleri