İçinizdeki devi uyandırma vakti: Kendi iç dünyanıza döneceğiniz ve kendinizi keşfedeceğiniz o döneme giriş yaptık!

Ünlü Astrolog Dinçer Güner, burçlar alemini yakından ilgilendiren önemli detayları sıraladı. Güneş ile Pluton arasında üçgen açının oluşacağını ifade eden Güner, bu sürecin burçlar aleminde nasıl bir etkide olacağını açıkladı...

Sosyal medya hesabından hemen her gün gökyüzüne dair önemli ipuçlar veren Dinçer Güner'den burçlar alemini yakından ilgilendiren önemli açıklamalar geldi. Peki, bugün burçları ne bekliyor?

"İçindeki Devi Uyandırma Zamanı!

Güneş ile Pluton arasında üçgen açı var ve 2-3 gün etkili..

Elara, hayatını başkalarının beklentilerinden örülmüş görünmez duvarların arasında yaşıyordu. Başarılı bir peyzaj mimarıydı, ama en parlak fikirlerini her zaman toplantı odasının sessiz bir köşesinde, kendi not defterine gömerdi. "Aman şimdi ağzımızın tadı kaçmasın," diyerek patronunun zevksiz önerilerini onaylar, "Daha iyisini hak ediyorum," demek yerine vasat bir iltifata gülümserdi. İçinde, fikirlerle ve tutkularla dolu, kimsenin görmediği, sulanmayı bekleyen suskun bir bahçe vardı.

Bir salı sabahı, her zamankinden farklı bir hisle uyandı. Göğsünü dolduran o tanıdık kaygı yumağının yerini, sakin ve köklü bir dinginlik almıştı. Aynadaki yansımasına baktığında, gözlerinde daha önce fark etmediği bir parıltı gördü. Bu, meydan okuyan bir parıltı değil, her şeyi olduğu gibi gören, net ve derin bir bakıştı.

O gün ofise girdiğinde, havadaki gerginliği anında hissetti. Şehrin en prestijli projelerinden biri olan "Yamaç Konakları"nın bahçe projesi, bir türlü istenen sonuca ulaşamıyor, müşteri sürekli revizyon istiyordu. Herkes o projeden ve o müşteriden köşe bucak kaçıyordu. Eski Elara, kafasını monitörüne gömer ve görünmez olmayı dilerdi. Ama o sabah, içindeki o yeni his, onu projenin dosyalarına doğru çekti.

Saatlerce dosyaları inceledi. Projeleri, müşteri notlarını, reddedilen taslakları... Başkalarının gördüğü karmaşanın ve başarısızlığın altında, kimsenin fark etmediği bir desen gördü. Müşteri aslında abartılı tasarımlar değil, köklerini ve çocukluğunu hatırlatacak "gerçek" bir bahçe istiyordu. Kimse onu dinlememiş, herkes sadece "etkilemeye" çalışmıştı. Bu, Elara için bir anlık bir aydınlanmaydı; adeta toprağın altındaki su kaynağını bulmak gibiydi.

Patronunun odasına tereddütsüzce yürüdü. Normalde sesi titrerdi, ama bu kez kelimeleri net ve kararlı döküldü ağzından: "Yamaç Konakları projesini ben devralmak istiyorum. Sorunun nerede olduğunu anladım."

Patronu şaşkınlıkla ona baktı. Elara'nın bu kendinden emin hali, o güne kadar gördüğü hiçbir şeye benzemiyordu. Elara, müşterinin aslında ne istediğini, o suskun bahçeyi nasıl canlandırabileceğini anlattığında, patronu sadece başını sallamakla yetindi. Proje artık onundu.

Bu sadece başlangıçtı. O hafta, hayatının diğer alanlarında da zincirleme bir dönüşüm başladı. Yıllardır yüzeysel sohbetlerle vakit geçirdiği arkadaşına, "Bugün dedikodu yapmak yerine, gerçekten ne hayal ettiğimizi konuşalım mı?" dedi. Şaşırtıcı bir şekilde, o konuşma dostluklarını yepyeni bir boyuta taşıdı. Ailesiyle yaptığı telefon görüşmesinde, "beni anlamıyorsunuz" sitemi yerine, "sizi anlamak istiyorum" samimiyetini koydu ortaya. Yılların buzları çözülüyor gibiydi.

Elara, Yamaç Konakları projesi için gecesini gündüzüne kattı. Ama bu yorucu bir çaba değildi; adeta bir meditasyon gibiydi. Gereksiz her detayı budadı, tıpkı hayatındaki fazlalıklardan kurtulduğu gibi. Toprağın sesini dinledi, bitkilerin dilini anladı ve müşterinin ruhuna dokunan, sade ama inanılmaz derecede güçlü bir tasarım yarattı.

Büyük sunum günü geldiğinde, salonda en ufak bir heyecanı yoktu. Çünkü bir rol oynamıyordu. Sadece içindeki o bahçeyi, o gerçeği anlatıyordu. Sunum bittiğinde, müşterinin gözleri dolmuştu. "İşte bu," diye fısıldadı. "Yıllardır anlatmaya çalıştığım ama kelimelere dökemediğim şey tam olarak bu."

O akşam Elara, evinin balkonundan şehre bakarken derin bir nefes aldı. Bir haftada dünyası değişmemişti. Ama o, değişmişti. Artık başkalarının beklentilerinden örülmüş duvarların arkasında yaşamıyordu. İçindeki o suskun bahçenin kapılarını ardına kadar açmıştı ve şimdi o bahçenin gücü, tüm hayatına yayılıyordu. Bir başkası olmamıştı; sadece her zaman olması gereken "kendisi" olmuştu. Ve bu, dünyadaki en büyük güçtü."

Yaşam Haberleri