DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Ekol TV’de yayınlanan ve Armağan Çağlayan’ın sunduğu Sorgusuz Sualsiz’in konuğu oldu. Bakırhan programda ‘Terörsüz Türkiye’ hedefi sürecine dair açıklamalarda bulundu.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın açıklamaları şöyle oldu:
ZORLAŞTIRAN SİYASETİN KENDİSİ
Aslında dönemleri zorlaştıran siyasetin kendisidir. Siyasetin dili söylemidir. Evet, çok tarihi önemli bir süreçten geçtiğimiz kesin. Yüzyıllık bir mesele. İlk defa Türkiye'de bu kadar enine boynuna tartışılıyor. Son 50 yıla damgasını vurmuş silahlı çatışma ve şiddet süreci ve onun ortadan kaldırılmasını gerektirecek bir durum tartışılıyor. Bunun için tarihidir, önemlidir. Ama siyasetin kendisi karar veren, yön veren, karar alan mekanizma eğer gerçekten yapıcı, meseleleri çözücü bir tavır ve duruş içerisinde olursa zor bir dönem diyemeyiz tabii ki.
UMUDUMUZU HİÇBİR ZAMAN YİTİRMEDİK
Biz umudumuzu hiçbir zaman yitirmedik. Partimizin yeni olduğu, henüz Türkiye toplumunun tanımadığı dönemlerde dahi biz umudumuz büyüktü. Umudumuzu hep koruduk. Bizi bu baskılar karşısına var eden zaten o koruduğumuz umuttur. Eğer umutsuz olabilseydik; bu tekçi inkârcı sistem karşısında bugünlere gelme imkânımız çok zordu. Cezaevindeki arkadaşlarımızı da ayakta tutan umuttur. Yani haklı bir davanın umudu olur, haklı bir mücadelenin umudu olur. Umutluyuz, umudumuzu koruyoruz. Ama bu umudun gerçek anlamda bir üretime sonuca dönüşmesinin de mücadelesini veriyoruz kararlı bir şekilde. Sadece umutlu olmak yetmiyor.
KAMUOYU NE BİLİYORSA BİZ DE ONU BİLİYORUZ
2013-15 sürecinin en tartışılır yanı, yani kamuoyunun siyasi zeminin bu meseleye dahil edilmemesi gibi eleştirilerdi. Bu sefer aslında çok bir şey olmadığı için kamuoyunun bilgisi yok. Daha yolun başındayız. Kamuoyuna açık bir çağrı yapıldı. Siyaset kendi kulvarından işte bir biçimde herkes durduğu yeri belirledi. Henüz ortada kamuoyunun bileceği bir şey yok bir şey yok. Bilmediği bir şey de yok. Emin olun kamuoyu ne biliyorsa biz de onu biliyoruz.
PAZARLIK YOK
Tam tersine bu sefer süreç daha aleni, daha açık yürüyor. Sebebi ne? Öcalan’la bugüne kadar dört görüşme yapıldı. Her görüşme de bütün siyasi partilerle, örgütlü yapılarla, kamuoyuyla, basınla, yayınla açık bir şekilde paylaşıldı. Dolayısıyla henüz başında olduğumuz için kamuoyu şöyle düşünüyor olabilir, perde arkasında bir şeyler dönüyor, oluyor, bitiyor. Bizim bilgimiz yok, tam tersine. Orada bir pazarlık yok, olmuş bitmiş bir mesele yok. Bir iyi niyet, bir samimiyet, bir kapı aralama durumu söz konusudur. Daha bundan sonra başlayacağız. Bu çağrı bir başlangıçtı, bir kapı aralamaydı. Sonra süreci de biz DEM Parti olarak bildiğimiz, dahil olduğumuz kadarıyla her şeyi başta siyaset olmak üzere Türkiye kamuoyuyla, Türkiye halklarıyla paylaşacağız.
KATKI SUNMANIZ GEREKİYOR
Biz bu süreçte çağrı yapıldıktan sonra 140'a yakın büyük halk ve kent dinamikleriyle buluşma toplantıları yaptık. Hiç bugüne kadar böyle bir şey yapmamıştık. Daha sürecin başında Artvin'den Hopa’ya kadar, Antep'ten Tekirdağ'a kadar, Bursa'ya kadar birçok yere giderek bildiğimiz her şeyi halkla, toplumun dinamikleriyle paylaştık. Sadece kendi zeminimizle değil. Bu süreç budur. Bunun ilerlemesi için barışın toplumsallaşması gerekiyor. Sizin güç vermeniz, katkı sunmanız gerekiyor dedik. Aleni bir şekilde götürüyoruz. Emin olun.
SAYIN BAHÇELİ’NİN GİRİŞİMLERİ ÇOK ÖNEMLİ
Kimi tartışmalar izlediğim zaman ben de şaşırıyorum. Çözüm istemeyen daha çok, tabii tamam art niyetlidir demek doğru değil. Ama genel anlamda sanki memleket bölündü, battı, bitti. Arkadan Türkiye'yi kesecek, paylaşacak, bitirecek bir şey tartışılıyor. Böyle bir şey asla yok. Kesinlikle paylaşılan tek şey var. Kürt meselesinin diyalogla, müzakereyle çözülmesi için Öcalan bir adım attı. Sayın Bahçeli'nin girişimleri de burada çok önemlidir. Ve bir çağrı yaptı. Çağrı henüz sürecin ilk kapısıdır ve daha yeni başladı. Kaçırılan bir şey olmadığını belirtmek istiyorum.