Kumun üzerinde yürümek bile zihinden kötü düşünceleri atmak için birebirdir. İngiltere’de 4.255 katılımcı üzerinde yapılan bir araştırma, plajların sağlığımızın daha doğrusu stres üzerinde ne kadar etkili olduğunu ortaya koydu.
GÜZEL MANZARALAR ZİHNİ İYİLEŞTİRİYOR
1989 yılında ortaya atılan ve günümüzde hala yaygın olarak kabul gören Dikkat Restorasyonu Teorisi’ne göre, zihinsel olarak en iyileştirici manzaralar genellikle insanları büyüleyen manzaralardır.
Okyanus ve deniz dalgalarının stres üzerindeki etkisi üzerine yapılan incelemelerde, sahil kenarında uzun bir yürüyüş yapmanın veya plajda top oynamanın bile stresi azalttığı görülmüştür.
SAHİLDE VAKİT GEÇİRMENİN SAĞLIĞA FAYDALARI
Sahil kıyılarında egzersiz yapmanın sağlığa birçok faydası olduğu belirtiliyor. İnsanlar yeşil alanlarda daha yoğun fiziksel aktivite yapıyor gibi görünseler de bunun nedeni aslında deniz kenarında oldukları zamanı daha geniş algılamalarıdır.
Bu deniz kenarında uzun süren fiziksel aktivitenin, uyku düzenini de iyileştirdiği görüldü. 18 ülkede 18 bin 838 yetişkinden alınan veriler 2024 yılında analiz edildi ve hem mavi hem de yeşil alanları sık sık ziyaret edenlerin uykularının daha sağlıklı olduğu keşfedildi.
İnsanlar uzun zamandır stresle başa çıkmak için deniz terapisine başvuruyor. Ancak bu faydaların gerçekten deniz kenarında olmaktan mı, yoksa sadece günlük hayatın stresinden uzaklaşmaktan mı kaynaklandığı net değil.
Bilimsel araştırmalarda en güvenilir yollardan biri, deneklerin rastgele tedavi veya kontrol grubuna atandığı çift kör kontrollü çalışmalardır. Fakat bu yöntemi doğa gibi açık ortamlarda uygulamak neredeyse imkansızdır. Yine de bazı araştırmacılar, doğanın stres ve vücut ağrısı üzerindeki etkisini daha kontrollü bir şekilde incelemek için artık sanal gerçeklik teknolojisine başvuruyor.
AĞRILARI DA AZALTIYOR
Araştırmacılar, sahilin stres azaltıcı etkilerinin, kaygılı diş hastalarına gerçek zamanlı olarak yardımcı olup olamayacağını merak ediyordu. Bu hastaları sahile götürmek mümkün değildi. Ama farklı bir yöntem denendi.
Hastalara diş tedavisi sırasında sahil kenarında yürüyüş ya da huzurlu bir şehir manzarasında dolaşmayı simüle eden VR gözlükleri takıldı. Kıyı manzarasına maruz kalanlar, hem şehir ortamındakilere hem de hiçbir VR deneyimi yaşamayanlara kıyasla tedavi sırasında belirgin şekilde daha az ağrı hissettiklerini bildirdi.
Bilim insanları artık doğanın ağrı algısı üzerindeki etkisini çok daha hassas biçimde inceleyebiliyor. Mart 2025’te Nature Communications dergisinde yayımlanan bir çalışmada, araştırmacılar 49 sağlıklı katılımcıya bir göl manzarası, bir şehir görüntüsü ve kapalı bir mekân sahnesinin detaylı sanal simülasyonlarını gösterdi. Bu sırada katılımcılara düşük düzeyde elektrik şoku uygulandı.
Fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) sonuçlarına göre, doğa manzaralarına bakanların hem beyinlerinde ağrıyla ilişkili bölgelerde daha az aktivite gözlemlendi hem de öznel olarak daha az ağrı hissettikleri görüldü.
MAVİ ALANLAR SOSYAL BAĞLARI GÜÇLENDİRİYOR
Peki acaba mavi alanlar sosyal bağları güçlendiriyor mu?
Bu soruya yanıt arayan uzmanlar, küçük çocuk sahibi ebeveynlerden son sahil ziyaretlerini anlatmalarını istedi. 2013’te yayımlanan bir araştırma, sahilde geçirilen zamanın aile bireyleri arasındaki sosyal bağı güçlendirdiğini ortaya koydu.
Diğer araştırmalar, sahil gibi mavi alanların akraba olmayan bireyler arasında da sosyal uyumu artırabileceğini gösteriyor.
Peki bu bağları güçlendiren şey tam olarak ne? Araştırmacılara göre kesin yanıt bilinmiyor, ancak bu durumun sahille ilgili kişisel anılarla bağlantılı olabileceği düşünülüyor.
Çocukken kumdan kaleler yapan, sığ sularda balık kovalayan bireyler için sahile geri dönmek, nostalji hissini tetikleyebilir. Bu da çocuklukta yaşanan oyun dolu anılara ve o saf, açık ruh hâline yeniden bağlanmayı kolaylaştırabilir.
Uzmanlar, sahilde vakit geçirmenin tüm rahatsızlıkları bir anda ortadan kaldırmayacağını, ancak zaman içinde biriken küçük ama kalıcı faydalar sağlayabileceğini vurguluyor.
Bazı araştırmalar, çocuklukta sahille kurulan bağın, ileriki yaşlarda doğayla daha derin bir ilişki geliştirmemize katkı sağladığını ortaya koyuyor.
Bu çalışmalar yalnızca bireysel sağlığa değil, aynı zamanda halk sağlığı politikalarına ve şehir planlamasına da ışık tutuyor. Elde edilen veriler güçlendikçe, dünya genelinde kıyıların korunması için daha güçlü adımlar atılması mümkün olacak.