Türkiye’nin önde gelen iş insanlarından İnan Kıraç’ın vesayet altındaki mal varlığı, akıllara durgunluk veren bir hukuki manevrayla hedef alındı. Aile içi menfaat çatışmaları ve yargının kör noktaları kullanılarak yalnızca bir duruşma ve bir dilekçe karşılığında tam 128 milyon TL avukatlık ücreti ödenmesine onay çıktı. Peki bu nasıl mümkün oldu?
BAŞLANGIÇ BELİRSİZ ALACAK DAVASI: 3.2 MİLYARLIK TALEP
İlk olarak "belirsiz alacak" davası olarak açılan ve bu şekilde yıllarca sürdürülen dava, bir anda belirli alacak davası gibi sunularak 3,2 milyar TL gibi devasa bir değere ulaştı. Bu davada, İnan Kıraç’ın avukatıyla yaptığı vekalet sözleşmesi, belirsiz alacak davalarına ilişkin bir anlaşmayken, mahkeme bir anda bu sözleşmeyi belirli alacaklara da uygulanabilir olarak kabul etti. Hukukçular bu tür bir uygulamanın ciddi soru işaretleri taşıdığını belirtti.
KOÇ AİLESİ HUKUKİ SÜRECİN TAKİPÇİSİ
İpek Kıraç ve avukatları, sürecin usule ve hukuka aykırı olduğunu, alınan kararların kısıtlının açık zararına olduğunu belirterek sürecin yeniden değerlendirilmesini talep ediyor. Ancak mevcut hukuki sistem içinde bu itirazlar ya dikkate alınmıyor ya da yetki dışı bırakılıyor. Aileye yakın kaynaklar, “128 milyon TL’lik bu ödeme, planlı bir oyunla gerçekleştirilmiş gibi duruyor. Kimse sesini çıkaramasın diye hukuki boşluklar kullanıldı” görüşünü paylaşıyor
AVANS OYUNLARI: YÜZDE 10 VEKALET ÜCRETİ YETMEDİ!
Avukatlık Kanunu’na göre vekalet ücretinin yüzde 10 olması ancak sözleşme yoksa geçerli. Ancak burada sözleşme açıkça mevcut. Buna rağmen yüzde 10’luk ücret "asgari" kabul edilerek hem icra hem dava üzerinden ücret alındı, toplamda yüzde 20. Dahası, iş henüz yargılamada bile sonuçlanmamışken, vekile 128 milyon TL nakit avans ödendi.
VESAYET MAHKEMESİNİN SESSİZLİĞİ
Olayın en düşündürücü yönü ise vesayet makamının tavrı. Kısıtlı olan İnan Kıraç’ın menfaatini korumakla yükümlü vesayet mahkemesi, tüm bu süreç boyunca hiçbir şekilde müdahalede bulunmadı. Hatta, yapılan itirazların değerlendirilmesini sağlayacak denetim makamına bile dosyayı göndermedi. Gerekçe ise “İpek Kıraç’ın menfaat çatışması içinde olması” olarak gösterildi.
BİR RAPOR, BİR HAKİM, SORUMLU YOK
Süreçte bilirkişi raporu esas alınarak karar verildi. Ancak bilirkişi, “sadece rapor hazırlarım, karar hâkime aittir” diyerek sorumluluğu reddetti. Hâkim de “karar denetime açık” diyerek topu vesayet makamına attı. Vesayet makamı ise “itiraz edilemez” diyerek dosyayı kapattı. Böylece hiç kimse sorumlu değilmiş gibi görünen bir zincirle 128 milyon TL kısıtlının cebinden avukatın cebine aktarıldı.
KOÇ AİLESİ: KARARLAR HUKUKA AYKIRI
İpek Kıraç’ın avukatları süreci “kısıtlının menfaatlerine aykırı ve usule aykırı” olarak nitelendirirken, alınan kararların açıkça hukuka aykırı olduğunu savunuyor. Ancak bu itirazlar sistemli bir biçimde geçersiz kılınıyor. Ailenin yakın çevresi, “Kimse bu parayı sorgulamasın diye her şey planlanmış gibi. Bu açıkça bir oyundur” değerlendirmesinde bulundu.