Son dönemde sağlık sorunları yaşayan Önder, evinde geçirdiği kalp krizi sonrasında hastaneye kaldırılmış ve 12 saat süren zorlu bir kalp ameliyatı geçirmişti. Ancak tüm çabalara rağmen kurtarılamadı.
Sinemadan siyasete uzanan bir hayat: Sırrı Süreyya Önder hayatını kaybetti
62 yaşında hayatını kaybeden Sırrı Süreyya Önder, hem sinema sahnesinde hem de siyaset arenasında hafızalara kazınan bir isimdi. Gençlik yıllarında kamyon şoförlüğünden fotoğrafçılığa pek çok işle uğraşan Önder, sinema kariyerinde “Beynelmilel” filmiyle Altın Koza ödülünü kazanmış, siyaset sahnesinde ise özellikle Çözüm Süreci’nde üstlendiği rol ve yaptığı açıklamalarla öne çıkmıştı.
Kökenler, Yoksulluk ve Direnişle Yoğrulan Bir Hayat
7 Temmuz 1962’de Adıyaman’da dünyaya gelen Sırrı Süreyya Önder, Türkmen kökenli bir ailenin çocuğuydu. Babası, 1960’lı yıllarda Türkiye İşçi Partisi’nin Adıyaman il teşkilatını kuran isimlerdendi. Önder henüz 8 yaşındayken babasını kaybetti. Bundan sonra hayatını annesi ve dedesiyle birlikte sürdürdü.
Çocuk yaşta bir fotoğrafçıda çıraklık yaparak çalışma hayatına atıldı. Henüz 16 yaşındayken, Türkiye’de yürütülen Ulusal Sıtma Eradikasyon Programı’nda görev aldı. Ancak politik kimliğini daha o yaşlarda göstermeye başladı. Maraş Katliamı’na karşı düzenlenen protestolarda yer aldığı için tutuklandı. Lastik tamirciliği yaparak geçimini sağlarken, kırsal bölgelerde yaşayan vatandaşlara kimlik fotoğrafı çekerek yaşamını sürdürmeye devam etti.
1980 Darbesi ve Cezaevi Yılları
1980’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne kaydını yaptırdı. Ancak ikinci yarıyılda, 12 Eylül askeri darbesine karşı gelişen öğrenci hareketlerine katılması nedeniyle tutuklandı. Yasadışı örgüt üyeliği suçlamasıyla 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu sürecin 7 yılını Mamak, Ulucanlar ve Haymana cezaevlerinde geçirdi. Cezaevi yılları, Önder’in hayatında derin izler bırakan, düşünsel ve sanatsal yönünün şekillenmeye başladığı bir dönem oldu.
Duvar’dan Beynelmilel’e: Sinemaya Açılan Kapı
1987 yılında tahliye olduktan sonra çeşitli işlerde çalıştı. Mevsimlik tarım işçiliğinden inşaat işçiliğine, uzun yol şoförlüğünden tamirciliğe kadar birçok meslek yaptı. Bu süreçte sinemaya olan ilgisi ise Yılmaz Güney’in “Duvar” filmini izledikten sonra şekillenmeye başladı. Filmden etkilenerek Barış Pirhasan’ın senaryo atölyesine katıldı ve burada sinema eğitimi aldı.
2006 yılında vizyona giren ve senaryosu ile yönetmenliği kendisine ait olan “Beynelmilel” filmiyle sinema dünyasında büyük yankı uyandırdı. Film, 12 Eylül sonrasının sıkıyönetim günlerinde, doğu illerindeki yerel halkın yaşadıklarını mizah ve trajediyle bir araya getirerek anlattı. Bu yapım, 2007 Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde “En İyi Film” ödülünü kazandı.
Sinema Kariyeri ve Senaryoya Dair İmzalar
Sırrı Süreyya Önder’in sinemadaki üretkenliği, yalnızca “Beynelmilel”le sınırlı kalmadı. Ahmet Ümit’in romanından uyarlanan “Sis ve Gece” filminde oyuncu olarak yer aldı. “O. Çocukları”nın senaryosunu kaleme aldı. Ayrıca “Mutluluk” adlı romanın sinema uyarlamasında Zülfü Livaneli’yle çalıştı. “F Tipi Film”in yönetmenliğini, “İtirazım Var” filminin senaristliğini ve oyunculuğunu üstlendi.
Ayrıca “Ada: Zombilerin Düğünü”, “Ejder Kapanı”, “Mar”, “Yeraltı”, “Ferahfeza”, “Düğün Dernek”, “İçimdeki Ses”, “14 Tirmeh” ve “Manyak” gibi filmlerde oyuncu olarak yer aldı. “Kalpsiz Adam” dizisinde senaryo danışmanı, “Emret Komutanım” dizisinde ise üç sezon boyunca başyazar olarak görev aldı.
2007 yılında 18. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde ve 14. Altın Koza Film Festivali’nde “En İyi Senaryo”, 2009’da ise 7. Karaçi Uluslararası Film Festivali’nde “En İyi Yönetmen” ödüllerini kazandı.
"Ben Ağaçların da Vekiliyim"
Önder’in siyasi kariyeri, gazetecilikle başladı. 2010 yılında BirGün gazetesinde köşe yazarlığı yapmaya başladı, ardından Radikal gazetesine geçti. 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde Barış ve Demokrasi Partisi’nin desteğiyle İstanbul’dan bağımsız milletvekili seçildi. Böylece aktif siyasete adım attı.
2013 yılında yaşanan Gezi Parkı olaylarında ön saflarda yer aldı. Gösterilerin ilk günlerinde polis müdahalesine maruz kaldı, omzuna gaz kapsülü isabet etti ve hastaneye kaldırıldı. Parka giren iş makinelerinin önüne geçerek engel olan Önder, o anlarda sarf ettiği “Ben ağaçların da vekiliyim” sözleriyle simgeleşti.
Çözüm Sürecinde Kritik Bir Rol
Sırrı Süreyya Önder, 2013 yılında başlayan ve farklı şekillerde adlandırılan Çözüm Süreci, Demokratik Açılım ya da Kürt Açılımı kapsamında önemli görevler üstlendi. İmralı’da Abdullah Öcalan, Kandil’de ise PKK’nın yönetim kadrosuyla yapılan görüşmelere aracılık etti. Diyarbakır Nevruz kutlamalarında Öcalan’ın “Silahlı unsurlarımız sınır dışına çekilsin” çağrısını içeren mektubunu 2013’te, takip eden yıllarda da yine Öcalan’dan gelen mektupların Türkçe metnini kamuoyuna o sundu.
Haziran 2015 ve Kasım 2015 genel seçimlerinde Ankara’dan HDP milletvekili seçilerek Meclis’teki görevine devam etti. Ancak 2013 Nevruz’undaki konuşması nedeniyle yargılandı ve 3 Aralık 2018 tarihinde 43 ay hapis cezasına çarptırıldı. 6 Aralık 2018'de cezaevine konuldu. Ancak Anayasa Mahkemesi'nin ifade özgürlüğü ihlal edildiğine dair kararıyla 4 Ekim 2019’da tahliye edildi.
Son Görevi: Meclis Başkanvekilliği
14 Mayıs 2023 seçimlerinde bu kez DEM Parti’den İstanbul Milletvekili seçilen Önder, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili olarak görev aldı. Bu süreçte “Terörsüz Türkiye” başlığı altında yürütülen görüşmelerde aktif rol oynadı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan yeni sürece ilişkin siyasi partilerle yapılan temaslarda DEM Parti heyetinde yer aldı. Yeniden İmralı’ya giderek Öcalan’ın mesajlarını kamuoyuyla paylaşan isimlerden biri oldu.
Sırrı Süreyya Önder’in Hafızalarda Kalan Sözleri
Hem siyasi sahnede hem de sanat alanında kendine has duruşu ve diliyle dikkat çeken Önder, kaleme aldığı yazılar ve yaptığı konuşmalarla da iz bıraktı. İşte unutulmayan bazı sözleri:
“Bu ülkenin tarihi, hayal kırıklarının tarihidir.”
“Ben hiçbir zaman ‘Biz 12 Eylül’ün mağduruyuz’ söylemine ısınamadım. Biz onun hasmıyız.”
“Eskiden sosyalizmi ‘İncir vakti incir yemek’ diye tanımlardık. Artık öğrendik ki mesele herkesin inciri yiyebilmesinde.”
“Zenginlik, gönül biriktirmektir; yıkım sadece fakirleştirir.”
“İdam cezası, intikam duygusuyla verilirse adalet değil, trajedi yaratır.”
“Sanat bir meseleyi görünür kılar; siyaset ise çözmelidir.”
“Cumhuriyet, zamanın zorunluluklarıyla doğan bir fikirdir.”
“Bir şarkının neden yakıldığını bilmeyenler, onu hakkıyla söyleyemez.”
“Benim işim, kan revan içinde bile nükteyle konuşmaktır.”