İsrail saldırısına rağmen Sumud filosu Gazze için hazırlanıyor: Sabotaj bizi güçlendirir

Gazze’ye ulaşmayı hedefleyen Küresel Sumud Filosu İsrail'in dron saldırısına uğradı. Ekoltv.com.tr’ye konuşan ve 9 gündür Gazze’ye doğru yola çıkmak üzere İtalya’da bulunan gazeteci ve saha sorumlusu Ersin Çelik, "Hepimiz çok kararlıyız. İsrail'in sabotajı bizi durdurmaz, güçlendirir" ifadelerini kullandı.

Gazze’ye ulaşmayı hedefleyen Küresel Sumud Filosu, kamuoyuna duyurulduğu ilk andan itibaren çeşitli engelleme, tehdit ve manipülasyon girişimleriyle karşı karşıya kaldı. Nitekim 9 Eylül’de, Türkiye saatiyle 01.30 civarında filoya ait İspanyol gemisi Familia Madeira, Tunus açıklarında İsrail’in düzenlediği bir dron saldırısına uğradı. Saldırıda can kaybı yaşanmazken, çıkan yangın kısa sürede kontrol altına alındı.

YOLUMUZDAN DÖNDÜRMEK İSTİYORLAR

Ekoltv.com.tr'den Senem Uluhan'a konuşan ve 9 gündür Gazze’ye doğru yola çıkmak üzere İtalya’da bulunan Yeni Şafak yazarı gazeteci ve saha sorumlusu Ersin Çelik, yaşananları şu sözlerle değerlendirdi: “Hepimiz çok kararlıyız. İsrail bu sabotajla bizi yolumuzdan döndürmek istiyor olabilir ama aslında yolumuzu kalabalıklaştırıyor.”

ORTAK BİR DİL GELİŞTİRDİK ADI: GAZZECE

Günlerdir yoğun bir eğitim sürecinden geçiyorsunuz. Psikolojik testlerin de dahil olduğu bu eğitimler ve tatbikatlar nasıl geçti? Olası şiddet veya gözaltı gibi senaryolarda, herkes hâlâ başladığı günkü azim ve kararlılıkla devam etmeye hazır mı?

Gazeteci Ersin Çelik, bu sürecin bu denli kapsamlı bir eğitimle ve üst düzey güvenlik tedbirleriyle yürütüleceğini öngöremediğini, bunu tahmin dahi etmediğini ifade ediyor. Eğitim sürecinin gerçekten geniş kapsamlı olduğunu belirten Çelik, sivil aktivizmin Avrupa’daki ve dünyadaki uygulamalarından yola çıkarak hayati başlıklar üzerinde çalıştıklarını söylüyor.

Çelik, bu misyonun tarihin en geniş katılımlı sivil deniz filosunu oluşturduğunu ve net bir amacı olduğunu vurguluyor. Gazze’deki ablukayı kırmak ve bir insani koridor açmak. “Bu ancak İsrail’in şiddet politikasına karşı şiddetsizlik politikasıyla mümkün olabilir” diyor. Çünkü katılımcıların çoğu sıradan insanlardan oluşuyor; gönüllü olarak bu gemilere biniyorlar. Yanlarında yalnızca insani yardım malzemeleri bulunduğunu belirten Çelik, bu bilinçle hareket edilmesi ve olası senaryoları bilerek yola çıkılması gerektiğini ifade ediyor. Bu bağlamda geçmişte yaşanan tecrübeleri hem yakın hem uzak geçmişi detaylı şekilde konuştuklarını, tartıştıklarını söylüyor. Ayrıca çeşitli uygulamalar ve tatbikatların yapıldığını, psikolojik testlerden geçtiklerini ve ciddi bir donanımla yola çıkmaya hazırlandıklarını dile getiriyor.

ORTAK BİR DUYGU VAR

Dünyanın birçok farklı noktasından gelen, daha önce birbirini hiç tanımayan, farklı milletlerden, dinlerden ve yaşam biçimlerinden oluşan 150 kişilik bir gruptan söz eden Çelik, bu ortamda bir kaynaşma ve dayanışma kültürünün geliştirilmesi gerektiğini belirtiyor. Herkesin birbirine yardımcı olması gerektiğini çünkü bu filoda herkesin herkese ihtiyacı olduğunu vurguluyor. Bu durumu yaşayarak gördüklerini ve içselleştirdiklerini ifade ediyor.

Çelik’e göre en ilginç unsurlardan biri de farklı dillerden insanların bir araya gelmesiyle ortaya çıkan iletişim dili. Ortak dil İngilizce olsa da herkes kendi ana dilinde konuşmak istiyor. Bu nedenle aralarında adeta yeni bir dil oluşmuş. Çelik buna “Gazzece” diyor. Bu dilin, insani bir dil, bir hal dili, bir duygu dili olduğunu söylüyor. Bu dili inşa ederek birlikte hareket edeceklerini, birlikte yola koyulacaklarını, Gazze açıklarına birlikte ulaşacaklarını ve olası tüm senaryolara birlikte direneceklerini ifade ediyor.

“BİRBİRİMİZİN YÜKÜNÜ OMUZLUYORUZ”

Hareket zamanının ertelenmesi ve belirsizliklerin yarattığı mental yorgunluğun ardından, gece saatlerinde Tunus açıklarında demirleyen Familia Madeira gemisine İsrail tarafından düzenlenen bombalı saldırı haberi sizi nasıl etkiledi?

Ersin Çelik, hareket zamanının ertelenmesinin öngörülebilir bir durum olduğunu, ancak belirsizliğin insani duyguları ve bir an önce Gazze’ye ulaşma arzusu nedeniyle zaman zaman kendilerini yorabildiğini söylüyor. Ve ekliyor “Bunu zaman zaman hissediyoruz ama bu duyguya kapılmıyoruz.”

“Mesela, Türkiye’den gelen kafile olarak ben aynı zamanda saha sorumlusuyum. Delegasyonla iletişimi ve irtibatı sağlıyorum. Ancak çok kıymetli bir ekibe dönüştük ve birçoğuyla ilk defa burada tanıştık. Daha ilk günden kaynaştık ve birbirimizin yüklerini omuzluyoruz.”

Sema Nur Sönmez Yaman​​​

ARKADAŞLARIMIN BÜYÜK DESTEĞİ VAR

Gazeteci olarak ekip arkadaşlarının büyük desteğini gördüğünü dile getiren Çelik, “Biri kameramı tutuyor, biri çantamı taşıyor” diyor. Aralarında doktorların, profesyonel aktivizm geçmişi olan tecrübeli ve kıymetli isimlerin olduğunu belirtiyor. Eski gazeteci Sema Nur Sönmez Yaman’ın da ekipte yer aldığını söyleyen Çelik, “Mental yorgunluk yaşayan biri olduğunda, hemen bir diğeri devreye girip onu toparlayacak bir hamle yapıyor. Çok güzel ve doğal bir sistem kuruldu. Doğal bir şekilde birlikte yaşıyoruz” diyor. Avrupa’dan filoya dahil olacak Türklerle de buluştuklarını belirten Çelik, bu buluşmalarda sayılarının 15-16 kişiye ulaştığını ifade ediyor.

MUTLAKA BİRLİKTE OTURUYORUZ

“Her akşam kaldığımız evde mutlaka birlikte oturuyoruz. Toplantılar yapıyor, değerlendirmelerde bulunuyor, tecrübelerimizi paylaşıyor ve aldığımız eğitimlere dair yorumlarımızı ortaya koyuyoruz. Bu süreç bizi güçlendiriyor. Yorgunluklar belki anlık olarak geliyor ama kısa sürüyor.”

Düzenli yazılar yazmaya gayret ettiğini söyleyen Çelik, “Allah’a şükür, geldiğim günden beri düzenli yazıyorum. Arkadaşlarım bu konuda çok yardımcı oluyor. Notlar tutuyorlar, ‘Yazında bunu kullanırsın’ diyorlar. Çünkü biz dayanışmayla ayakta kalabilecek bir topluluğuz ve bunu hem bireysel olarak hem de bir bütün halinde yaşıyoruz” diyor.

SABOTAJ BİZİ DURDURMAZ, GÜÇLENDİRİR

Gece saatlerinde, Tunus açıklarında demirleyen filonun ana gemisi olan, Barcelona’dan gelen gemiye saldırı olduğunu ilk öğrenenlerden biri olduğunu aktaran Çelik, “Bağlantılarımız hemen bilgi verdiler. O sırada arkadaşlarım uyuyordu. Yanlarına gidip, ‘Sabah kalktığınızda şaşırmayın. Tunus’taki gemiye bir saldırı oldu fakat her şey kontrol altında. Ben birkaç haber geçeceğim, sabah detayları konuşuruz’ dedim. Kimse panik yapmadı. Bir etkileşim ya da tedirginlik görmedim” diyor.

Aksine, içinde bulundukları grupların yani delegasyonun şemsiyesi altındaki tüm aktivistlerin hemen yazışmaya geçtiğini, herkesin fikirlerini paylaştığını belirtiyor. “O anda Avrupalı aktivistlerin ve dünyanın farklı bölgelerinden gelen gönüllülerin kararlı, net ve sloganik ifadelerini gördüm. Hepimiz çok kararlıyız. İsrail bu sabotajla bizi yolumuzdan döndürmek istiyor olabilir ama aslında yolumuzu kalabalıklaştırıyor. Bunun farkında değil. Zaten İsrail, dünyada olup bitenin de farkında değil. Bunu da söyleyeyim” diyor.

MAVİ MARMARA’DAN ÇOK DAHA KALABALIĞIZ

Mavi Marmara, Conscience (Vicdan), Madleen ve Hanzala gemilerine olanlardan sonra hareket zamanı yaklaştıkça katılımcıların endişesi arttı mı, gözlemin nedir?

Ersin Çelik, yol arkadaşlarıyla birlikte geçmiş filoları yani Gazze’ye gitmek üzere yola çıkan gemileri Mavi Marmara’dan başlayarak Vicdan, Madleen ve Hanzala gemilerinin yaşadıklarını ele aldıklarını ifade ediyor. Ayrıca aralarında bu tecrübeleri birebir yaşamış isimlerin de bulunduğunu belirtiyor. Mavi Marmara yolcularından Avukat Gülden Sönmez Hanımefendi ve hâlen Türkiye’de doktorluk yapan, kafilede yer alacak olan Halil Rıfat Çanakçı bu isimlerden bazıları. Onlar, Mavi Marmara tecrübelerini aktarıyor.

Ancak Çelik’e göre şimdi senaryo değişmiş durumda. Mavi Marmara, münferit bir deniz taşıtıydı ve iki ayrı katliam yaşanmıştı. Onun ardından gelen Hanzala ve Vicdan gemileri de yine daha küçük ölçekliydi. Şimdi ise çok daha kalabalık bir filo yola çıkıyor. Bu filonun vereceği tepki, oluşturacağı etki ve sahip olduğu sosyal güç, önceki girişimlerden çok daha farklı bir boyutta. Dünyadan aldığı destek her geçen gün artıyor. Endişe duyan kimse yok. Aksine, herkesin içinde sadece bir an önce yola çıkma arzusu var. Mesele tam olarak bu.

“GAZZE’YE BAĞLILIĞIMIZ VE YOLA ÇIKMA İRADEMİZ BİRLEŞTİ”

Son yazdığın makalende eğitimleri kilisede aldığınızdan bahsettin. Eğitimlerin neden kilisede yapıldığı özellikle dikkat çekti. Senden dinleyelim mi?

Çelik, eğitimleri kilisede aldıklarını ve bunu 5 gün boyunca gizli tuttuklarını belirtiyor. Süreci yazıyı yazdıktan sonra başlatacaktık ancak süreç uzayınca kiliseye geri döndük ve bu durum bir şekilde ortaya çıktı. Avrupa Delegasyonu, güvenlik tedbirlerini üst seviyede tutuyor; Tunus’taki saldırı sonrası bunun ne kadar haklı ve doğru bir strateji olduğunu gördük. Kilisede eğitim almak disiplin kattı çünkü dünyanın birçok noktasından, farklı düşünce, yaşam biçimi, inanç ve milletlerden insanlar bir araya geliyor. Kaynaşmanın yanında disipline de ihtiyaç vardı. Mekân otoritesi bu noktada kilisede doğal şekilde sağlandı.

Ersin Çelik, neticede kutsal bir mekânda olduklarını ve bu yüzden mekâna ve birbirlerine saygıyı hemen benimsediklerini vurguluyor. Kilisede yemekler pişiyor; gönüllüler her gün domatesli makarna hazırlıyor. Burada, müreffeh hayatlarından, kariyerlerinden ve işlerinden vazgeçmiş Avrupalılar da var. Kimse yediğine, giydiğine ya da kıyafetine önem vermeden bu oluşumun içinde, domatesli makarna yemeğe hiçbir itirazda bulunmuyor.

NAMAZLARINI KİLİSE İÇİNDE KILIYORLAR

İbadetlerini de kilisede yapıyorlar. Kilise içinde tahsis edilen mekânda ezanlarını okuyor, namazlarını cemaat halinde kılıyorlar. Türkiye’den ve dünyanın birçok yerinden, özellikle Malezyalı bir grup da katılıyor. Ezan okurken büyük saygı gösteriliyor ve burada duygusal yoğunluk da yaşandı; bu durum Çelik tarafından kaleme alındı. Böyle bir ortamdayız. Gazze için yola çıkmanın azmi, gayreti ve kararlılığıyla son hazırlıklarımızı tamamladık. Halat çözüldüğünde ikinci aşamaya geçmiş olacağız. Onları da ileride konuşuruz, inşallah.

Gündem Haberleri