İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, tutuklanmasının ardından İBB Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu'nun da aralarında bulunduğu zanlılar hakkında "suç örgütü yöneticisi olmak", "suç örgütüne üye olmak", "irtikap", "rüşvet", "nitelikli dolandırıcılık", "kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek" ve "ihaleye fesat karıştırmak" suçlarından yürütülen yolsuzluk soruşturması devam ediyor.
TAHLİYE EDİLDİLER
Tutuklu bulunan Eyüp Subaşı, Kabil Taşçı ve Güngör Gürman hakkında yeni bir karar verildi. Üç şüpheli, etkin pişmanlık hükümleri çerçevesinde verdikleri ifadeler gerekçe gösterilerek tahliye edildi.
İLK İTİRAFÇI BEYANINI 16 MAYIS'TA VERMİŞ
İş insanı Eyüp Subaşı’nın, ilk olarak 16 Mayıs’ta itirafçı beyanı verdiği ortaya çıktı. Subaşı ifadesinde de etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirterek üzerine atılı ‘örgüt üyeliği’ suçlamasını kabul etmediğini söyledi.
EYÜP SUBAŞI'NIN İFADESİ
Eyüp Subaşı, 16 Mayıs’taki ifadesinde; 2014 yılında belediye seçimlerinden 2 ay önce Fatih Keleş’in kendisini aradığını ve Ekrem İmamoğlu'nun seçim kampanyasına yönelik baskı ve duvar işlerini kendisinin yapmasını teklif ettiğini, kendisinin ise bu teklifi kabul ettiğini anlattı.
“İMAMOĞLU ‘RESMİ VE GAYRİRESMİ İŞLERİ FATİH KELEŞ İLE YÖNETEBİLİRSİNİZ’ DEDİ"
Eyüp Subaşı, ifadesinde, “Hemen akabinde Fatih Keleş, Beylikdüzü'nde bulunan bir seçim ofisinde beni Ekrem İmamoğlu ile tanıştırdı. Ekrem İmamoğlu bu görüşmede bana ‘Reklam işleriyle alakalı resmi ve gayrı resmi tüm süreci Fatih Keleş ile yönetebilirsiniz’ dedi. Ekrem İmamoğlu belediye başkanı seçildikten sonra uzmanlık alanımız olan açık hava reklam mecraları ve diğer reklam mecralarıyla ilgili işleri yapabileceğimizi, şirketimin bu konuda tecrübe sahibi olduğunu Fatih Keleş'e bildirdim. Fatih Keleş, benim bu teklifimi kabul etti ve üretim ihalesi ile alakalı iş için benden ciromun yüzde 10'unu elden ve nakit olarak talep etti, ben de kabul ettim. Sonraki süreçte Fatih Keleş de beni Kültür AŞ'ye genel müdür olarak atanan Serdal Taşkın'a yönlendirdi. Serdal Taşkın ise üretimle alakalı ihale sürecini benim kazanacağım şekilde organize etti” dedi.
“REKLAM SÜRECİNİ TAMAMEN MURAT ONGUN YÖNETTİ”
2020’den sonra reklam sürecini tamamen Murat Ongun’un yönettiğini öne süren Subaşı, “Kültür AŞ genel müdürlüğüne gelen Murat Abbas sadece kültür ve sanat işleriyle ilgilendi. Murat Ongun, reklam işlerini Emrah Bağdatlı ile organizasyon işlerini ise Barış Kılıç ile organize etti. 2020 senesinde yeni süreci görüşmek için Murat Ongun'dan randevu talep ettim ve Saraçhane'de bulunan ofisinde yaklaşık 40 dakikalık bir görüşme gerçekleştirdik. Bu görüşmede bana ‘Eyüp Bey, sadece kendi yapımızı inşa edeceğiz, yeni dönemde seninle çalışmayı düşünmüyoruz’ dedi. Almış olduğum ihalelerle ilgili sorumluluklarımı yerine getirmemi, başkaca bir iş vermeyeceğini söyledi” diye konuştu.
“MAĞDUR OLDUM”
Dijital pano ile alakalı ihale süreci geldiğinde de Serdal Taşkın'dan yardım istediğini söyleyen Eyüp Subaşı, “Bana 15 milyon TL ve üzeri bir teklif vermemi istedi. Ben de Panoffect firması olarak 16milyon 660 bin TL teklif vererek ihaleyi kazandım. Bu işi bir buçuk yıl kadar yaptıktan ve 36 adet dijital ekran kurulumunu gerçekleştirdikten sonra Murat Ongun'un yönlendirmesiyle Reklamist firmasına devrettim. Bu bahsetmiş olduğum ihalenin normalde süresi 10 yıl süreliydi. Murat Ongun'un zorlamasıyla bir buçuk yıl sonra devrederek aslında mağdur oldum çünkü buraya çok büyük miktarlarda yatırım yapmıştım” ifadelerini kullandı.
“İMAMOĞLU VE DİĞER KİŞİLER BENİ KULLANDI”
Subaşı, “Ekrem İmamoğlu'nun danışmanları ve bu usulsüz işler içerisinde yer alan belediye bürokratları ve çalışanları ‘Sistem’ diye tabir edilen bir oluşumun içerisindedirler. Bu oluşumun amacı, Ekrem İmamoğlu'na seçim kazandırmak ve siyasi iktidar olmaktır. Benim böyle bir oluşumla hiçbir alakam bulunmamaktadır. Benim saikim tamamen kendi ticari faaliyetlerimle ilgilidir. Hatta bahsetmiş olduğum Ekrem İmamoğlu, Fatih Keleş ve diğer kişiler beni kullanmışlardır” dedi.
“EKREM BAŞKAN’IN BİLGİSİ VAR DEDİ”
Eyüp Subaşı, 28 Mayıs’ta verdiği ek ifadesinde ise, “Reklamist firmasına devri konusunda 2021’in Eylül ayında Beylikdüzü'nde Fatih Keleş'in ofisinde Tuncay Yılmaz, ben ve Fatih Keleş toplandık. Fatih Keleş bana ‘Bundan sonra dijital reklam alanları ile ilgili çalışmayı Murat Ongun yönetecek, dolayısıyla bu mecralarla ilgili almış olduğun işe Murat Ongun ortak olmak istiyor ya onu da ortak edeceksin ya da ona devret’ dedi. Ben de Tuncay Yılmaz'a bu konu hakkında Ekrem İmamoğlu'nun bilgisi var mı diye sorduğumda Ekrem başkanın bilgisi dahilinde toplantı yaptığımızı söyledi” dedi.
“DEVRETMEK İSTEMİYORSAN 100 MİLYON ÖDEMEN GEREK”
İfadesinin devamında Subaşı, Ekim 2021’de şirketin ofisinde Nihat Sütlaş, Tuncay Yılmaz, Murat Ongun ve Uğurhan Atma ile toplantı düzenlediklerini, anılan reklam alanları ile ilgili ortaklık veya devir hususlarında müzakere ettiklerini söyledi. Bu toplantıda Murat Ongun ve Tuncay Yılmaz’ın kendisine “Eğer bu reklam işini devretmek istemiyorsan peşin olarak elden 100 milyon TL ödemen gerek" dediğini iddia etti. Subaşı “Ben de bu 100 milyon TL'yi bir yıl sonra veya 15 ay taksitlerle ödeyebileceğimi söyledim, kabul etmediler. Ben de ortaklık yapamayacağımızı, metrodaki reklam alanlarını kendilerine devredebileceğimi, dijital reklam alanlarının bende kalabileceğini söyledim. Bunu da kabul etmediler. Bana İBB'deki borçlarıma mahsuben sadece dijital reklam alanlarını devralmak istediklerini söylediler. Ben de onların teklifini kabul etmeyerek toplantıdan ayrıldım.” şeklinde beyanda bulundu.
“47 MİLYON BORÇLANDIRDILAR”
2024’te Kağan Sürmegöz ile yapmış olduğu bir konuşmadan bahseden Subaşı, “2024 senesinin sonlarında Murat Ongun beni tamamen köşeye sıkıştırmak ve elimde bulunan metrolardaki reklam alanlarını devretmeye zorlanmam amacıyla Kağan Sürmegöz'e talimat vererek şirketim Panofect'e toplamda 47 milyon TL ecrimisil bedeli kestirerek borçlandırdı. Fakat ben tüm bu baskı ve zorlamalara rağmen bu reklam alanlarını devretmedim ve şu an da bu reklam alanlarını işletmeye devam ediyorum” ifadelerini kullandı.