Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Vakıflar Ankara Balo ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Zamanın İzleri Vakıf Medeniyeti Fotoğraf Yarışması" ödül töreninde önemli açıklamalarda bulundu. Ersoy, Türk tarihinde, kültüründe ve inanç dünyasında son derece müstesna bir yere sahip olan vakıf medeniyeti ruhunun diri tutulmasına sağladığı katkıdan ötürü yarışmayı çok anlamlı bulduğunu belirtti.
Bakan Ersoy, vakıf medeniyetinin ruhunu şu sözlerle anlattı: "Unutmamalıyız ki vakıf bir kişinin sadece malını mülkünü bağışlaması değil aynı zamanda insanın yüreğini, kalbini ve ruhunu da sonsuzluğa bağlamasıdır. Vakıf medeniyeti kendisi haricindeki insanları, çocukları, yetimleri, yolda kalanları, şehirleri, yaşlıları, kuşları, kedileri, doğayı, insanlığı düşünenlerin tarihidir, bizim tarihimizdir."
Ersoy, vakıf medeniyetinin tüm insanlığa gerçek zenginliğin mal biriktirmekle değil paylaşmakla mümkün olabileceğini gösterdiğini vurgulayarak, bu medeniyetin izlerinin fotoğraf makinesi ile kayıt altına alınmasının çok kıymetli olduğunu düşündüğünü dile getirdi.
AYASOFYA'DA BÜYÜK KORUMA SEFERBERLİĞİ BAŞLIĞI
Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak vakıf medeniyetini güçlendirmeyi, bu medeniyeti anlatmayı ve restorasyon faaliyetlerini sürdüreceklerini belirten Ersoy, bu çalışmalar arasında en önemlilerinden birini de yaklaşık 1500 yaşında olan, 3 kere yıkıma uğrayıp yeniden ayağa kalkan Ayasofya-i Kebir Camisi'nin gelecek nesillere emanet edilmesi için yürütülen restorasyon olduğunu kaydetti.
Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kararlı duruşu, güçlü iradesi ve öncülüğü sayesinde ibadete açılmasının 5. yıl dönümünü geride bıraktıklarını hatırlatan Bakan Ersoy, yapılan çalışmalara ilişkin şunları söyledi:
"Ayasofya'da atılan her adımı sadece bir restorasyon çalışması olarak görmek yanlış olacaktır. Bu çalışmalar aynı zamanda mühendislik, sanat ve bilimin buluştuğu büyük bir koruma seferberliğidir. Bu nedenle de alanında uzman akademisyenler önderliğinde çalışıyoruz."
DEPREM GÜÇLENDİRME FAALİYETLERİ HAYATİ ÖNEMDE
Restorasyon bilim heyetinde Prof. Dr. Can Binan, Prof. Dr. Asnu Bilban Yalçın, Prof. Dr. Ahmet Güleç, Prof. Dr. Hasan Fırat Diker ve Doç. Dr. Mehmet Selim Ökten'in yer aldığını aktaran Ersoy, Bilim Kurulunun kararları ve Koruma Kurulunun onayının ardından Ayasofya'da çalışmaları koruma, onarım ve güçlendirme olmak üzere 3 başlıkta ele aldıklarını ifade etti.
İlk aşamanın ardından 2023 yılında ikinci aşama çalışmalar için harekete geçtiklerini belirten Ersoy, bu aşamada önceliklerinin deprem güçlendirme faaliyetleri olduğunu vurguladı:
"Deprem hayatımızın bir gerçeği, depreme hazırlıklı olmalıyız, en çok da binlerce yıllık Ayasofya ve diğer kültürel mirasımızı depreme karşı dirençli hale getirmek bizim için hayati öneme sahip."
Bu kapsamda Beyazıt Minaresi ve dış cephede titiz bir çalışma yürüttüklerini, ana kubbede ise oldukça geniş çaplı bir çalışma yürütüldüğünü anlatan Ersoy, deprem güçlendirme faaliyetleri doğrultusunda kubbenin dış yüzeyindeki tüm kurşun kaplamanın yenilendiğini ifade etti.
KUBBE İÇİN 43,5 METRELİK ÇELİK PLATFORM İNŞA EDİLDİ
Bakan Ersoy, ana kubbenin iç yüzeyinde mozaiklerin zarar görmemesi için kubbe üzerine çelik konstrüksiyon ve koruyucu brandadan geçici bir örtü sistemi yapıldığını belirterek, detayları paylaştı: "Bu örtü sistemi için 43,5 metre yüksekliğinde çelik platform sistemi inşa edildi. Her adımı bilim insanlarının önderliğinde atıyor, oldukça hassas bir süreç yönetiyoruz."
Binlerce yıllık Ayasofya'nın zarar görmemesi için yaklaşık bir yıllık hazırlık süreci sonrasında harekete geçtiklerini belirten Ersoy, teknik analizlere ilişkin şu bilgileri verdi:
"Oluşabilecek tüm sabit ve hareketli yüklerin statik hesapları zeminlerde yükleme testi, zemin sınıfı testi ve jeoradar taramaları yapıldı. Bu analizler bize, Ayasofya'nın metrekare başına taşıma gücünün maksimum 25 ton olduğunu ortaya koydu. Bilim Kurulumuz, Ayasofya zeminine 30 ton yükü taşıyacak ve zemine baskı uygulamayacak bir plan hazırladı ve hayata geçirdi, restorasyonda kullanılacak tüm araçlar da bu hesaplamalara göre belirlendi."
Ersoy, Ayasofya'nın özgün zemininin zarar görmemesi için sırasıyla buhar geçişine izin veren örtü, keçe, kum, 18 milimetre kontra, 10x10 santimetre ahşap karkas, karkaslar arasına xps levha, karkaslar üzerine sesi önleyen şilte, en üst katmana da baklava sac uygulanarak zeminin tamamen korunmasının sağlandığını sözlerine ekledi
İBADETE KAPATILMADAN KESİNTİSİZ ÇALIŞMA
Bakan Ersoy, Ayasofya'nın ibadete kapatılmadan Mimar Sinan sonrasındaki en kapsamlı restorasyon çalışmasını yürüttüklerini vurgulayarak, "Çalışma arkadaşlarımız yatsı namazı sonrasında başladıkları çalışmalarını sabah namazına kadar kesintisiz sürdürüyor ve Ayasofya'nın ibadete açık kalmasını sağlıyoruz" dedi.
Ersoy, ayrıca jüri üyesi İzzet Keribar ile bu kapsamlı restorasyon sonrasında Ayasofya'yı yeniden fotoğraflama şansına sahip olmak istediklerini ve yeni fotoğraflardan hazırlanacak sergiyi de yine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın teşrifiyle açmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.