Davutoğlu gündem olan o karenin hikayesini Ekol TV'de açıkladı!

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İsrail'in "Sumud Filosu"na yönelik saldırısına ilişkin "insani vicdan uyanışı" başladığını söyledi. Davutoğlu aynı zamanda TBMM resepsiyonu sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan ile çekilen fotoğraf hakkında da açıklamalarda bulundu.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Nagehan Alçı ve Ferhat Murat’ın sunduğu ‘Gün Başlarken’ programında İsrail’in "Sumud Filosu"na düzenlediği saldırı, TBMM resepsiyonundaki gündem olan fotoğraf karesi ve siyasi nezaket konularına dair önemli açıklamalarda bulundu.

"48 VATANDAŞIMIZ VE 301 DÜNYA VATANDAŞI İSRAİL'İN ESİRİ"

Saldırıya ilişkin değerlendirmelerine, esir alınan vatandaşların durumuyla başlayan Davutoğlu, olayın üzerinden 36 saat geçtiğini vurgulayarak, "Her şeyden önce 36 saattir 48 vatandaşımız, 301 dünya vatandaşı İsrail'in esiri. Yüreğimiz yanıyor" dedi. Olayın yaşandığı anlara dair bilgi veren Davutoğlu, "TBMM'deki resepsiyon sonrası Yeni yol grubu olarak biz milletvekillerine bir yemek verdik. O sırada ben gemide bulunan arkadaşlarımla temas etmek istedim. Çünkü günde birkaç kez Gençlik Politikaları Başkanımız Mustafa Çakmakçı ile sürekli görüşüyorduk. Ulaşamadık ve hemen baskın haberi geldi" ifadelerini kullandı.

VİCDAN GEMİSİ YOLDA

Daha sonra yolda olan diğer insani yardım gemileriyle de irtibat kurduğunu belirten Davutoğlu, "Şimdi kalkmakta yolda olan Vicdan gemisinde bulunan Sema Silkin'in milletvekilimizle görüştük, onların durumu nedir diye. Daha sonra bütün gece yani ulaşabildiğim devlet yetkilileri de dahil olmak üzere yurt dışı, uluslararası alanda tanıdığım... Herkesle mesajlaştım. Şu anda onlar da, şimdi onlar da Girit'i geçtiler. Onlar da gidiyorlar. Arkadan dalga dalga konvoylar hazırlanıyor" şeklinde konuştu.

GAZZE MERKEZLİ KÜRESEL VİCDAN UYANIŞI

Davutoğlu, yaşanan bu büyük acıların olumlu ve olumsuz yönleri olduğunu dile getirerek, olumlu yönün ilk defa dünyada böyle bir insani vicdanın uyanması olduğunu söyledi. 7 Ekim’den sonra soykırım başladığında, Aralık ayında dünyanın saygın uluslararası hukukçuları, eski devlet başkanları, başbakanlar ve genel sekreterlerle birlikte 139 kişinin katılımıyla bir küresel vicdan girişimi başlattıklarını hatırlattı.

Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "İlk kez orada vicdan ifadesi geçmişti ve ilk kez bir bildiri yayınlayarak ve bunu da Uluslararası Basına ve Birleşmiş Milletler'e göndererek bir soykırım olduğunu söylemiştik. Şimdi şunun için zikrediyorum, o günden bugüne... O zaman soykırım demek bile daha ağır bir ifade gibi geliyordu herkese. Vicdan dediğinizde çok sınırlıydı. Şu anda dünyada bir vicdani uyanış var. Ve bu vicdani uyanışın kahramanları Gazzeli şehitler, Gazzeli çocuklar, Gazzeli yetimler." Bu kahramanların ardından ikinci bir dalganın çıktığını vurgulayan Davutoğlu, "Şimdi o kahramanların arkasından bir ikinci dalga kahramanlar çıktı. 46 ülkeden yüzlerce insan Akdeniz'in sularına kendilerini bıraktılar" değerlendirmesinde bulundu.

FARKLI ULUSLARDAN GÖNÜLLÜLER

Davutoğlu, uluslararası camiada farklı uluslardan gelen gönüllülerin olduğunu belirterek, "Kimliği İngiliz, Fransız, İrlandalı, Brezilyalı, Portekizli, Müslüman, Hristiyan, Yahudi olabilir" diyerek insani uyanışın evrensel boyutuna dikkat çekti.

GÖNÜLLÜLERİN DURUMU VE VİCDAN GEMİSİ

Vicdan Gemisi'nde yaklaşık 90 kişinin bulunduğunu belirten Davutoğlu, geminin daha önce Haydarpaşa açıklarında demirlediğini ve kendisinin de ziyaret ettiğini hatırlattı. Davutoğlu, bu geminin arkasından dalga dalga yeni konvoyların geleceğini vurguladı. "İskenderun'dan dün yine gemiler hareketlendi" bilgisini paylaşan Davutoğlu, kendi partilerinin de Mersin Limanı'ndan, genel başkan yardımcılarından oluşan bir tekneyi Gazze'ye doğru çıkarma niyetinde olduklarını dile getirdi.

PARTİLER ARASI KOMİSYON ÖNERİSİ

Saldırının ardından kendisinin önerdiği partiler arası komisyon mekanizmasının nasıl işlemesi gerektiğine dair detayları açıklayan Davutoğlu, "Şu anda herhalde bütün partilerin, ana muhalefet, iktidar, Cumhur İttifakı, diğer partiler, herkesin üzerinde ittifak ettiği bir konu varsa Filistin konusu" değerlendirmesini yaptı. Davutoğlu, çağrısını Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı'na ve siyasi parti liderlerine yineleyerek şunları söyledi:

“Partilerin önemli isimlerinden oluşan bir partiler arası komisyon oluşturulmalı. Bu komisyonun ilk çalışması, Mavi Marmara dolayısıyla İsrail ile yapılan ve Meclis'te onaylanan tazminat anlaşmasını askıya almak ve fesh etmek olmalı”

"NETANYAHU VE ÇETESİ HAKKINDA DAVALAR AÇILMALI"

Anlaşmanın feshinin ardından atılması gereken adımları sıralayan Davutoğlu, "Netanyahu ve çetesi hakkında Türkiye'de davalar tekrar açılmalı. Hem Mavi Marmara davaları hem de şu anda 48 vatandaşımızla ilgili davalar açılmalı" ifadelerini kullandı. Davutoğlu, İsrail'in "Sumud" filosuna yönelik eylemini "esir alınmaktır," "kaçırılmaktır," "gasptır," ve "korsanlıktır" sözleriyle nitelendirdi.

ULUSLARARASI DİPLOMASİ ADIMLARI

Komisyonun uluslararası alanda da aktif rol oynaması gerektiğini belirten Davutoğlu, mümkünse genel başkanlar veya grup başkanlarından oluşan bir heyetin diplomatik ziyaretler gerçekleştirmesini önerdi. Davutoğlu, ABD, Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa büyükelçileri ziyaret edilip liderlere, Gazze'deki soykırımın sona erdirilmesi ve Sumud'da esir alınanlar hakkında müracaat mektupları verilmesi gerektiğini dile getirdi. Davutoğlu ayrıca, Filistin’e koşulsuz destek veren Brezilya, İrlanda, İspanya, Güney Afrika ve Kolombiya gibi ülkelerin büyükelçiliklerine teşekkür ziyaretinde bulunmasına değindi. Davutoğlu, bu adımlarla meselenin Türkiye'nin milli bir meselesi olduğunun dünyaya gösterileceğini sözlerine ekledi.

VATANDAŞI ESİR ALAN ÜLKE TÜRKİYE'DE DİPLOMAT BULUNDURAMAZ

Davutoğlu, İsrail'in "Sumud Filosu"na yönelik saldırısının ardından attığı diplomatik adımlara bir yenisini ekleyerek, Türkiye'de görev yapan bütün İsrailli diplomatların sınır dışı edilmesi gerektiğini dile getirdi. Davutoğlu, İsrail'in uluslararası sularda Türk vatandaşlarını esir almasını, diplomatik teamüller açısından kabul edilemez bir durum olarak gördüğünü vurguladı.

Davutoğlu, konuya ilişkin yaptığı net açıklamada, "Bir ülke, benim vatandaşımı esir almışsa ve bunu uluslararası sularda yapmışsa, Türkiye'de diplomat bulunduramaz" ifadesini kullandı. Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne çağrıda bulunan Davutoğlu, "Türkiye'deki bütün İsrailli diplomatlar Türkiye'den sınır dışı edilmelidir" dedi.

GÜNDEM OLAN O FOTOĞRAF

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 28’inci Dönem, dördüncü yasama yılı açılışı dolayısıyla düzenlenen resepsiyonda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve diğer muhalefet parti liderleriyle bir araya geldiği anlar gündem oldu. Gündem olan ve sosyal medyada farklı yorumlara neden olan fotoğraf karesi, Nagehan Alçı tarafından Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na soruldu. Alçı, fotoğraf karesinin, Davutoğlu'nun muhalefet lideri değil de, sanki AK Parti'nin bir üyesi gibi değerlendirildiği yorumlarını aktardı.

DAVUTOĞLU: ANLIK RESİMLERLE YORUM YAPMAK BİR HASTALIK

Davutoğlu, bu değerlendirmelere cevaben, "Şimdi sosyal medyanın gelişmesiyle daha da yaygınlık kazanan bir hastalık var. Anlık resimlerle dünyayı yorumlamak." dedi. Resepsiyonun yaklaşık yarım saat 45 dakika sürdüğünü belirterek, tek bir fotoğraf karesi üzerinden yapılan yorumları eleştirdi:

"Bir kare o anda, o 45 dakika zaten bir andır. Onun içinde de bir an, ola ki Sayın Cumhurbaşkanı benim sohbetime dönük bir an ya da o sırada ikimizin birlikte Numan Bey (Kurtulmuş) konuşurken baktığı bir an. Bir uluslararası ilişkiler uzmanının en büyük hatası anlık resimlerle yorum yapmasıdır."

SİYASETTEKİ İKİLİ STANDART VE GÖRGÜ VURGUSU

Davutoğlu, siyaset ve medya dünyasındaki ikili standartlara dikkat çekerek, "Ana muhalefet partisi lideriyle medeni bir ilişkiniz olur. İktidar medyası hain der. Sayın Cumhurbaşkanı ile medeni bir yerde bir araya gelirseniz öbürküleri şöyle olmuştur der. Şimdi bu da bir başka bir uç" şeklinde konuştu. Bu bağlamda görgü ve terbiye meselesini gündeme getiren Davutoğlu, çocukluğundan bir anısını anlatarak, "Düşünün Türkiye'de kaybettiğimiz şey görgü, görgü" ifadelerini kullandı. Köy odası geleneğinden örnek veren Davutoğlu, babasının kendisine, odaya her girdiğinde herkesin elini sıkmasını tembihlediğini aktardı. Davutoğlu, "Girdiğin zaman herkesin elini sıkacaksın, kimse zan etmesin. Oraların bile bir görgü kuralı vardı. Burası ise Cumhurbaşkanlığı," diyerek sözlerini şöyle tamamladı: "Biz ne zaman bu kadar kaba olduk? Ne zaman bu kadar kaba? Bu kadar devlet tahammülünden aykırı. Ben bu ülkeye başbakanlık yaptım"

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN BU SENE DOĞRUYU YAPTI

Davutoğlu, 1 Ekim’i "TBMM’nin bayramı" olarak nitelendirerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu seneki yaklaşımını olumlu karşıladı. Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın resepsiyona tüm siyasi parti liderlerini davet etmesine ilişkin, "Cumhurbaşkanı bu sene doğruyu yaptı: Herkesi çağırdı" dedi.

Davutoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel'in resepsiyona katılmama kararına yönelik ise "Sayın Özgür Özel’in tepkisini anlıyorum, ama katılması lazımdı" dedi.

BAHÇELİ İLE YAKIN DİYALOG

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, resepsiyon sırasında Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile kurduğu diyaloğa da değinerek, "Sayın Bahçeli ile çok yakın diyalogumuz var" bilgisini paylaştı.

YOLSUZLUK AÇIKLAMASI

Davutoğlu, eski Başbakanlık dönemine ve Türkiye'nin gündemini uzun süre meşgul eden yolsuzluk iddialarına ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, dört bakan davası sürecini hatırlatarak yolsuzlukların önemini sadece içerideki ahlaki boyutla değil, aynı zamanda Türkiye'nin dışarıdaki itibarı ile ilişkilendirdi.

"YOLSUZLUK TÜRKİYE'NİN İTİBARINI ZEDELİYOR"

Davutoğlu, yolsuzlukların önemine dikkat çekerek, "Bu yolsuzluklar niye önemli biliyor musunuz? Sadece içerideki ahlak değil, dışarıda Türkiye'nin itibarı" dedi. Bu durumun sonuçlarına örnek olarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Trump ile yaptığı görüşmeyi gösterdi.

"Sayın Cumhurbaşkanı Trump'la görüşürken, hiç ortada yokken, aslında konu açılmadı. Sayın Cumhurbaşkanı Halkbank davasından bahsetti. Niye bahsetmeye ihtiyacı hissetti?" diye soran Davutoğlu, bunun sebebini Rıza Zarrab'a bağladı. Davutoğlu, Rıza Zarrab denilen kişinin, "bir hain, bir alçak, kurulu bir tuzak" ile Türkiye'de operasyonlar yaptığını ve bazı bakanların da bu işlerin içinde yer aldığını iddia etti. Dönemin Başbakanı olarak yaptığı açıklamayı hatırlatan Davutoğlu, "Ben kızım Fatıma olsa diyen peygamberin yolunun yolcusuyum. Kardeşim olsa gözünün yaşına bakmam dedim" ifadelerini kullandı.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'A ZARRAB RİCASI

Ahmet Davutoğlu, Başbakanlıktan ayrılırken Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bu davanın Türkiye'de görülmesi için ricada bulunduğunu belirtti. Davutoğlu "Başbakanlıktan ayrılırken de Sayın Cumhurbaşkanı'na neredeyse yalvardım. 'Sayın Cumhurbaşkanım bakın bırakıyorum ama bu davayı, bu Rıza Zarrab denilen alçağı Türkiye'de yargılayın' dedim" şeklinde konuştu. Davutoğlu, bu yargılamanın Türkiye'de yapılmaması durumunda uluslararası sonuçları olacağı konusunda uyardığını ve "Türkiye'de yargılamazsanız uluslararası mahkemelerde Türkiye demokrasinin kılıcı altında kalır" dediğini söyledi.

Eski Başbakan, Halkbank davasının Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Trump karşısında zayıf düşüren sebep olduğunu öne sürerek, "Bugün Sayın Cumhurbaşkanı Trump karşısında yumuşak karnı varmış gibi oturtan sebep ne? Halkbank davası işte karar verilecek. Niye Halkbank davası?" ifadelerini kullandı.

SİYASİLERİ ESİR ALMA UYARISI

Rıza Zarrab ile olan bir fotoğrafının dahi bulunmadığını belirten Davutoğlu, o dönemde bakanlar hakkında aldığı kararı açıkladı: "Ben Dışişleri Bakanıydım. Yaklaşmak istemedi mi zannediyorsunuz? Ama başbakanken de bakanlar konusunda talimat verdim. Bu alçakla kimse resim çektirmeyecek dedim."

Bu tür kişilerin büyük güçler tarafından siyasetçileri esir almak için kullanıldığını vurgulayan Davutoğlu, "Çünkü biliyorum nereye gideceğini. Bunları kullanarak büyük güçler siyasileri esir alırlar bu tür adamları kullanarak" uyarısında bulundu. Konuşmasının devamında 17-25 Aralık sürecine de değinen Davutoğlu, olayın "hükümet darbesi" olduğunu ve FETÖ'nün üzerine kararlılıkla gidilmesi gerektiğini söylediğini, ancak aynı kararlılıkla, "Yolsuzluklar varsa onun da üzerine gideceğiz" dediğini sözlerine ekledi.

DAVUTOĞLU'NDAN ERDOĞAN'A TEŞEKKÜR

Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'ndaki konuşmasının ardından kendisine kişisel bir mesaj gönderdiğini açıkladı. Davutoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanı, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu konuşmasını yaptığında kendisine bir mesaj gönderdim. Şahsi bir mesaj. Ve teşekkür ettim. Allah size yardım etsin. Washington'daki görüşmenizden, mazlumların hayrına bir şeyin çıkacağını gayret edeceğinize eminim. Allah yardımcınız olsun dedim. Bu benim samimi duamdır" şeklinde konuştu.

Sözlerinin devamında Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan teşekkür mesajı aldığını ve resepsiyonda da tekrar teşekkür ettiğini belirten Davutoğlu, konulara siyasi bakmadığını, her şeyi sadece ve sadece ilkeler bazında değerlendirdiğini dile getirdi. Davutoğlu, "Ben ülkemin... İtibarının arş-ı alaya ulaşmasını isterim. Ondan hiç şüpheniz olmasın" ifadelerini kullandı.

WASHINGTON GÖRÜŞMESİ VE TRUMP'IN TUTUMU

Davutoğlu, Washington'da yapılan görüşmede ve sonrasında ilan edilen planlara sert eleştiriler yöneltti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump'la yan yana oturmasının sembolik olarak güzel bir resim gibi görülebileceğini ifade eden Eski Başbakan, şunları kaydetti:

"Ama Washington'da yapılan görüşmede, Sayın Cumhurbaşkanımızla yapılan görüşmede, Trump'ın takındığı tutumda, 8 Müslüman ülkenin New York'ta, verdiği resim de Sayın Cumhurbaşkanı'nın Trump'la yan yana oturması sembolik olarak güzel bir resim gibi gelebilir. Ama orada verilen resim ve sonrasında yapılan açıklamalar ve sonrasında ilan edilen plan İslam dünyası için bir zillettir. Ben aksini düşünmem."

BM GENEL KURULU'NUN ZAYIFLIĞI

Uluslararası basında yer alan makaleler yazdığını ve birçok dünya liderinden teşekkür mesajı aldığını belirten Davutoğlu, Birleşmiş Milletler’in mevcut durumuna dikkat çekti. "Söylediğim şey şuydu, Birleşmiş Milletler'in içi çökertiliyor" dedi. Katıldığı BM Genel Kurullarını değerlendiren Davutoğlu, son toplantıyı "Tarihin en zayıf genel kurulu" olarak nitelendirdi:

"Şu tablo var ya, son Birleşmiş Milletler Genel Kurulu. Ben çok sayıda katıldım 25 yıl içinde. Birçoğunu da doğrudan izledim. Tarihin en zayıf genel kurulu ve Birleşmiş Milletler'in ilkelerinden en kopmuş genel kuruluydu."

Davutoğlu bu iddiasını, Çin, Hindistan, Rusya, İngiltere, Almanya gibi ülkelerin lider düzeyinde katılım göstermemesine dayandırdı ve bu durumun dünya nüfusunun yarıdan fazlasının liderinin katılmadığı anlamına geldiğini ifade etti. Eski Başbakan, BM Genel Kurulu’nu, Trump'ın tek kişilik şov (one man show) yaptığı ve herkesin Birleşmiş Milletler'i "yerin dibine soktuğu, açık hakaret ettiği" bir platform olarak tanımladı. Hatta yakında yayınlanacak olan yazısında, Trump'ın Cemiyet-i Akvam için Hitler'in ve Mussolini'nin kullandığı ifadelerin aynısını kullandığını da sözlerine ekledi.

Gündem Haberleri