Konut satışlarında dikkat çeken artış! Nedenlerini tek tek sıraladı

Ekol TV'de yayınlanan "Aziz Akova ve Mert Başaran ile Paranın Yönü" programında, uluslararası gündemin yanı sıra Türkiye ekonomisi de masaya yatırıldı.

Ekol TV Haber Müdürü Aziz Akova ile Ekonomist - Yazar Mert Başaran, Paranın Yönü programında ekonomi gündemine ve küresel gelişmelere ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Başaran, Birleşmiş Milletler'e ait olduğunu belirttiği bir yazıyı gündeme getirerek, Gazze'de 680 bin kişinin ölmüş olabileceği, bu ölümlerin 380 bininin ise 5 yaş altı çocuklardan oluştuğu öngörüsünü paylaştı. Başaran, bu sayının büyüklüğüne dikkat çekerek, yaşananları "tarihin en büyük olaylarından biri" olarak nitelendirdi.

Akova ise İspanya Başbakanı'nın, Rusya'ya uygulanan yaptırımların benzerinin İsrail'e de uygulanması ve İsrail'in uluslararası spor müsabakalarından men edilmesi yönündeki çağrısına dikkat çekti. Programda ayrıca, İngiltere, Kanada ve Avustralya'nın Filistin'i tanıma kararı alması da değerlendirildi. Akova ve Başaran bu tür mesajların artık somut adımlara dönüşmesi gerektiğini belirtti.

KONUT SATIŞLARI NEDEN ARTTI?

Programda Türkiye ekonomisindeki güncel veriler de ele alındı. Akova, Ağustos ayının en fazla konut satışı yapılan ay olarak kayıtlara geçtiğini ve satışların bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6.8 artarak 143 bin 319'a ulaştığını açıkladı.

"ATALARDAN KALMA BİR YATIRIM ALIŞKANLIĞI"

Mert Başaran, konut satışlarındaki artışı genç nüfusun fazlalığına, faiz ve altında biriken paranın güvenli liman arayışına bağladı. Türk yatırımcının en güvenli yatırım aracı olarak konutu gördüğünü belirten Başaran, bunu "atalardan kalma bir yatırım alışkanlığı" olarak nitelendirdi. Başaran, emeklilik maaşlarının yetersiz kalması gibi geçim zorluklarının da konut yatırımını teşvik ettiğini ve insanların kira geliriyle geçinebilme hedefiyle ev almaya yöneldiğini sözlerine ekledi.

ORTALAMA FİYAT ARTIŞI YÜZDE 30-35

Konut satışlarının geçen yıla göre arttığının belirtilmesi üzerine Başaran, ortalama fiyat artışının yüzde 30-35 civarında olduğunu söyledi. Bu artışın enflasyon ve faizin altında kaldığını, dolayısıyla gerçekte bir değer kaybı yaşandığını ifade etti. Başaran, dolar bazında ise yüzde 10-15 civarında bir artış görüldüğünü ekledi.

ALTINDAKİ SON DURUM

Başaran, konut piyasasını değerlendirirken, iki yıl önce alınan bir gayrimenkulün yüzde 60-70 civarında değer kazandığını, ancak aynı paranın faize veya altına yatırılması durumunda ikiye katlayabileceğini belirtti. Aziz Akova'nın, iki yıl önce araç alanların da zarar ettiğini söylemesi üzerine Mert Başaran, araç fiyatlarının yarı yarıya değer kaybettiğini ifade etti.

Başaran, altındaki aşırı yükselişin ise olağan dışı olduğunu belirterek, "Altın tarihte yapmayacağı bir şeyi iki yılda yaptı" dedi. Ancak bu durumun her zaman böyle devam etmeyeceğini, bazı dönemlerde konutun, bazı dönemlerde ise altının daha fazla kazanç sağlayabileceğini vurguladı. Son olarak, arabanın bir yatırım aracı olmadığını ve ihtiyaçtan alınması gerektiğini de ekledi.

MERKEZ BANKASI FAİZ İNDİRİMİ KREDİ KARTLARINA YANSIDI

Mert Başaran, Merkez Bankası'nın faiz oranlarında yaptığı 25 baz puanlık indirimin ardından kredi kartı faizlerinin de düşüşe geçtiğini belirtti. Başaran, bu durumun Merkez Bankası faizlerindeki düşüşün yavaş yavaş halka yansıması anlamına geldiğini söyledi. Bankaların para maliyetinin düştüğünü ve buna paralel olarak kredi borçlarının faizlerinin de azaldığını ifade etti.

"YÜKSEK FAİZ SADECE PARASI OLANA İYİ"

Faiz indiriminin sonuçlarına değinen Başaran, bu durumun tüketiciler için olumlu olduğunu, çünkü harcama yaparken daha az borçlanacaklarını dile getirdi. Konut kredisi faizlerine de yansımaya başlayan bu düşüşlerin, genel olarak borçlu olanlar ve ihtiyaç sahipleri için iyi bir gelişme olduğunu vurguladı. Ancak parası olanlar için durumun tam tersi olduğunu belirtti. Mert Başaran, faizler düştükçe, bankaya konulan paranın getirisinin de düşeceğini belirterek faizlerin yüksek olmasının sadece para sahibi olanlar için iyi bir durum olduğunu sözlerine ekledi.

4 MİLYON 766 BİN GENÇ İŞSİZ

Aziz Akova, Türkiye'de 4 milyon 766 bin gencin işsiz olduğunu dile getirdi. Mert Başaran ise bu oranın oldukça yüksek olduğunu ve Türkiye'nin bu konuda dünya genelinde neredeyse ilk sıralarda yer aldığını belirtti. Başaran, Avrupa Birliği'nde yüzde 10-11 olan ortalamanın, Türkiye'de neredeyse iki buçuk katı olduğunu ifade etti. Bu durumun, işsiz gençlerde psikolojik sorunlara ve kötü alışkanlıklara yol açabileceğini, gelecekte de sosyal patlamalara neden olabileceğini vurgulayan Başaran, sorunun bir an önce çözülmesi gerektiğini söyledi.

DÜŞÜK MAAŞLAR BÜYÜK ETKEN

Aziz Akova, genç işsizliğinin sadece Türkiye'ye özgü olmadığını, tüm dünyada yükselişte olduğunu ancak Türkiye'deki artışın ortalamanın çok üstünde olduğunu belirtti. Akova, gençlerin kolay yoldan para kazanma isteğinin ve düşük maaşların bu duruma katkı sağladığını dile getirdi.

TEKNOLOJİ İŞSİZLİĞİ ARTIRIYOR

Mert Başaran, düşük maaşlara örnek olarak, lüks bir mekânda çalışan bir garsonun 25 bin lira maaş aldığını, bu maaşın bahşişlerle ancak 35 bin liraya yükseldiğini söyledi. Bu tür düşük gelirlerin insanları zor duruma soktuğunu belirten Başaran, gençlerin bu dönemde kendilerini geliştirmeleri, finansal okuryazarlık edinmeleri gerektiğini belirtti. Son olarak teknolojinin de işsizliği artıracağını belirten Başaran, AVM'lerde kasiyersiz mağazaların, havayollarında ve metrobüslerde otomasyonun arttığını bu durumun küresel bir sorun haline geleceğini vurguladı.

Ekonomist ve Yazar Mert Başaran, borsadaki yatırım stratejilerine ilişkin yaptığı açıklamada, 2021 yılında 120 dolar seviyesindeki BIST 100 endeksi için “Türkiye tarihinin en düşük noktası” yorumunu yaptığını hatırlattı. Borsada başarılı olmanın anahtarının, dipteyken toplama yapmak ve sabırlı olmak olduğunu belirtti. Başaran, şu anda bulunulan seviyelerin de tarihte önemli noktalar olduğunu vurguladı. Borsadaki hedefin, yatırımcıların sıkılmasını sağlamak olduğunu, ancak endeksin tüm kötü haberlere rağmen belli bir seviyenin altına inmediğini ifade etti.

EKONOMİK GELİŞMELER VE GELECEK BEKLENTİLERİ

Türkiye'de siyasi bir sorun yaşanmadığı takdirde, borsa için olumlu bir beklentisi olduğunu söyleyen Başaran, özellikle Amerika ve Türkiye'deki faiz indirimlerinin piyasaları olumlu etkileyeceğini düşündüğünü belirtti. Savaş ve benzeri gerginliklerin azalması durumunda da borsanın bir gün ani bir yükseliş yaşayacağını ifade etti.

Başaran, Borsa İstanbul'un artık en kötü günlerini geride bıraktığına inandığını ve kötü haberlere alıştığını söyledi. İki yıl gibi kısa bir vade içinde, 2027-2028 seçimleri öncesinde, endeksin çok daha yüksek seviyelere ulaşacağını ve yatırımcıların bugünleri "ne kadar kötü günlermiş" diye hatırlayacağını belirtti. Ancak bu beklentisinin tamamen dünyadaki olaylara bağlı olduğunu da ekledi.

Başaran, yeni çıkan iPhone 17 modeli için mağazaların önünde oluşan kuyruklar hakkında da dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Başaran, bu durumun küresel bir olgu olduğunu ve bireylerin "Kaçırma Korkusu" (FOMO) adı verilen bir duyguyla hareket ettiğini söyledi.

"KUYRUKTAKİLER ORTA SINIF MENSUPLARI"

Başaran, bu kuyrukların "zenginlerin" işi olmadığını, aksine orta sınıfın bir kaygısı olduğunu savundu. "Emin olun zengin adam, çok zengin adam gidip de bu kuyrukta beklemez" diyen Başaran, orta sınıfın ev veya araba gibi büyük yatırımları yapamayınca telefon gibi ürünlerle statü elde etmeye çalıştığını belirtti. Kuyruktakilerin genellikle gençler olduğunu belirten Başaran, bu durumun normal olmadığını ve bu tür bir yatırımın mantıklı olmadığını söyledi. Bir ürünü çıktığı gün almak yerine, fiyatının daha ucuzlayacağı ilerleyen zamanlarda alınmasını tavsiye etti.

"ARABA YATIRIM ARACI DEĞİLDİR"

Başaran, aynı mantığın arabalar için de geçerli olduğunu söyledi. İhtiyaçları dışında araba almanın bir yatırım aracı olmadığını belirterek, yeni çıkan modeller yerine birkaç yıllık eski modelleri alarak aynı özelliklere daha ucuza sahip olunabileceğini belirtti.

Ekonomi Haberleri