Ekonomist Muhammed Kutub Bağırgan, kira getirisine yönelik Türkiye'de en yüksek illerin yer aldığı listeyi Ekol TV'de değerlendirdi. Listede İstanbul'un yer almaması ve Ankara ile bazı Güneydoğu illerinin başı çekmesi üzerine yaptığı değerlendirmede Bağırgan, listeye temkinli yaklaşılması gerektiğini ifade etti.
6 ŞUBAT DEPREMİNİN ETKİSİ
Bağırgan, “Ben o listeden Şanlıurfa ve Maraş’ı çıkarırım. 6 Şubat depremi sonrası orada konut arzında müthiş bir sıkıntı yaşandı ve büyük bir göç verdi. Maraş için söyleyebilirim Kayseri ve Konya civarına bir göç verdi. Şanlıurfa civarı illere aynı şekilde kendisi göç verdi. Ya da Maraş depreminden kaynaklı olarak yine Şanlıurfa iline bir şekilde göç verdi. Dolayısıyla orada bir demografik yapı bozuldu. Dolayısıyla bu listenin içerisinde bunu değerlendirirken deprem unsurunu da göz önüne almak lazım” diye konuştu.
"KONUT YATIRIM ARACI DEĞİLDİR"
İstanbul'u da değerlendiren Bağırgan, “Konut bir kere yatırım aracı değildir. Yani kişiler yatırım, kira getirisi kaygısıyla konuta yönelip buradan bir kira getirisi elde ederim ve bir pasif gelir elde ederim amacı taşıyorsa bu sadece bizim ülkemize has bir durum” ifadelerini kullandı.
Konutun yatırım aracı olarak değerlendirilmesi durumunda ise amortisman süresinin önemine değinen Bağırgan, “İstanbul'da örnek veriyorum Esenyurt bölgesinde amortisman süresi yani kira getirisiyle satın alınan evin değerinin telafi edilmesi süresi daha kısa. Ancak Beşiktaş veya Kadıköy gibi semtlere baktığımız zaman buralarda amortisman süresi daha daha daha uzuyor. Çünkü buranın edinim bedeli çok yüksek” dedi.
İSTANBUL'DA ARSA VE KİRA SORUNU
İstanbul'da kira getirilerinin, hane halkı gelirleri ve asgari ücret gibi unsurlar nedeniyle baskılandığını belirten Bağırgan, “Ne kadar yüksek olursa olsun bu ülkede hane halkının bir harcanabilir geliri var. Bunu baskılayan unsurlar var ki bunların başında örnek veriyorum. Eğer devlet memuruysanız devlet tarımından almış olduğunuz zamlar. Bir aile içerisinde karı koca çalışıyor ise devlet memuru olarak söylüyorum. Ortalama evin içerisine girecek olan kira geliri, hane halkı geliri belli. Ve yine aynı şekilde bunu baskılayacak unsurlardan bir tanesi de asgari ücret” şeklinde konuştu.
ARSA BEDELLERİ ÇOK YÜKSEK
İstanbul'un en büyük probleminin "arz sıkıntısı" olduğunu ifade eden Bağırgan, “Arsa bedellerine baktığımız zaman İstanbul'da bir Ankara ile eşleştirmeniz mümkün değil. Şimdi biz danışmanlık yaptığımız firmalarda var o bölgelerde özellikle söylüyorum. Ataşehir tarafında şu anda kentsel dönüşüme girmiş birçok proje için arsa bedeli çok pahalı. Girecek olan bir inşaat şirketi bir inşaat yapacağı zaman örnek veriyorum kentsel dönüşüm için bir defa değil on defa düşünmek zorunda kalıyor. Çünkü inşaatın içerisine girecek olan arsa bedeli çok yüksek” dedi.
ANADOLU'DA DURUM TEM TERSİ
Bağırgan, İstanbul ile Anadolu illeri arasındaki fiyat uçurumuna dikkat çekerek, “Ataşehir'de bir 3+1 daire 100 metrekarelik bir dairenin edinim fiyatı 18 milyonu 20 milyon TL iken aynı fiyatlara Anadolu'da villa satın alabiliyorsunuz, böyle bir uçurum var. Ancak yüksek bedelle aldığınız bu tutardaki bağımsız bölümlerin kira getirisi baskılanan hane halkı geliri nedeniyle de düşük kalıyor. Dolayısıyla amortisman süresi de uzayacağı için yatırım aracı İstanbul'da olmaktan çıkıyor. Ancak Anadolu şehirlerinde bu durum tam tersi” ifadeleriyle sözlerini noktaladı.